Sen dağdaki adam
SEN... Dağdaki adam... Yollara kalleş pusular atan, Anadolu’nun çocuklarını, vatan evlatlarını, hain mayınlarla genç yaşlarında hayatlarından koparan... Kendi yandaşı gençleri gözünü...
SEN...
Dağdaki adam...
Yollara kalleş pusular atan, Anadolu’nun çocuklarını, vatan evlatlarını, hain mayınlarla genç yaşlarında hayatlarından koparan...
Kendi yandaşı gençleri gözünü kırpmadan ölüme gönderen cellat...
* * *
Sen...
Kasabasında, şehrinde hendek kazan, pusu kuran, kendi insanını kendi kasabasında hayatından bezdirip kaçırtan, kendi kasabasının kültür mirasını Talibanca tarumar eden çeteci...
* * *
Bil ki, kazdığın o hendek, diktiğin o barikat, kendi halkınla barış arasına kazılmış bir cehennem çukurudur.
Dur artık... Bırak... Çekil...
* * *
Ey o bölgenin en az benim kadar bencil, en az benim kadar korkak, konformist ergeni, yaşlısı...
Sen de konuş...
* * *
En iyi sen biliyorsun...
Yaşadın, denedin, gördün, çektin, bedel ödedin...
Savaşı da yaşadın, barış ihtimalini de gördün...
Anlat o gence bunun çıkar yol olmadığını, geçmişte kimseye hayrının dokunmadığını, gelecekteyse hiç dokunmayacağını...
Söyle, çekinme, korkma...
* * *
Sen ey, sükûtuyla o hendeklere sessiz destek veren HDP’li...
Sen de konuş...
Devlete iki laf ediyorsan, bir laf da barikatın arkasındaki o Kalaşnikof’luya et...
De ki tuttuğun yol yol değildir...
O yol, devletin askerine döşediğin mayınlı yoldan da tehlikelidir...
Sen döşersin, bir gün gelir seni vurur...