Akıntıya kürek çektik
2011 yılında Türkiye yüzde 8.5 oranında büyümüştü. Aynı yıl cari açık 77.2 milyar dolar olmuştu. Ancak bu açık yabancı sermaye girişi ile kapatılmıştı....
Çünkü toplam yabancı sermaye girişi 75.4 olmuştu. Yabancı sermaye girişinin yalnızca 13.4 milyar doları doğrudan yabancı yatırım sermayesi, kalan kısmı Portföy yatırımları, yabancıya tahvil satışı ve net hata ve noksan kaleminden girmişti.
24 Ekim 2012 tarihinde bu köşede yazdığım yazının bir paragrafı aynen şöyle idi; ''Dış kaynağa dayalı bir büyüme sürecinin devam etmesi imkansızdır. Zira cari açık arttıkça, dış borç arttıkça, varlıklar azaldıkça, ülke riski artıyor. Ülke riski arttıkça da ciddi yatırım sermayesi gelmiyor. Yerine kısa vadeli sermaye (sıcak para ) ve spekülatif sermaye geliyor. Zira bu tür sermaye bir yatırıma bağlı olmadığı için gerektiğinde kısa sürede çıkacaktır. Bu anlamda sıcak para girişi de kısa vadeli dış borç gibidir. Sıcak para, riski daha da artırıyor. Bu defa yerli sermaye de yatırım yapmıyor.''
Bu gün ekonomik konjonktürü, yatırımlarda düşmeyi, GSYH'da küçülmeyi bu söylediklerim doğrultusunda yaşıyoruz.