Artık İstanbul'a sığmıyoruz
İstanbul geçmişinde önemli ölçüde nüfus hareketleri yaşamış bir şehirdir. Geçmişinde zaman zaman doldu... Zaman zaman boşaldı... Söz gelimi 330 yılında 40 bin olan nüfusu, 530...
İstanbul geçmişinde önemli ölçüde nüfus hareketleri yaşamış bir şehirdir. Geçmişinde zaman zaman doldu... Zaman zaman boşaldı... Söz gelimi 330 yılında 40 bin olan nüfusu, 530 yılında 550 bine yükselmişti.1204 yılında Dördüncü Haçlı Seferi'nin Konstantinopolis'i işgal ederek kurduğu Latin İmparatorluğu sırasında nüfusu 150 bine gerilemişti.1261 Bizans İmparatorluğu yeniden yönetimi aldığında, mezhep kavgaları ve Osmanlı korkusu nedeniyle İstanbul'un nüfusu da hızla azalıyordu. 1450 yılında 70.000 ile 80.000 arasında olduğu tahmin edilen nüfus kuşatmadan önce 36.000'e inmişti. Fetihten sonra İstanbul adeta boşaldı. 1477 yılında nüfusu 14.000'e kadar düştü. 1960 yılında Türkiye'nin nüfusu 27 milyon 550 bin idi. Bugün 79 milyona yükseldi. Yani yüzde 286 oranında arttı (üç kata yakın). İstanbul'un nüfusu ise aynı tarihte 1 milyon 466 bin kişi idi. Bugün 15 milyona ulaştı. Yani yüzde1023 oranında arttı (on kattan fazla). (Aşağıdaki tablo.) ************************************** İstanbul'da Nüfus Hareketleri----------------------------------------------------------------------------- Yıl Nüfus Dönem --------------- ------------------- --------------------------------- 330 40.000 Bizans Şehir Devleti Sonu 530 550.000 Bizans İmparatorluğu 715 300.000 950 400.000 1200 150.000 Latin İmparatorluğu 1453 36.000 Bizans İmparatorluğu Sonu 1477 14.000 Osmanlı İmparatorluğu 1566 600.000 1897 1.059.000 1901 942.000 1927 680.000 Türkiye Cumhuriyeti 1950 983.000 1960 1.466.000 2016 15.000.000********************************************Bu gidişle Türkiye İstanbul'da mı toplanacak?İstanbul'da hızlı şehirleşme altyapı sorunlarını artırdı. Gayrimenkul fiyatları arttı. Geçim zorlaştı.Daha önemlisi çevre sorunları birikti. Denizler öldü. İstanbul'un son yeşillerinde de çevre yolları yapıldı ve son ormanlık alanları da taş ocakları tarafından hızla tahrip ediliyor.Parantez içinde söylemek gerekir ki taş ocaklarının ormanları tahrip etmesi kamuoyunun fazla dikkatini çekmiyor... Ancak uydu resimlerine bakarsanız, Ömerli'den Karadeniz'e ve Şile'ye uzanan ormanların yarısının taş ocakları tarafından tahrip edilmiş durumda olduğunu görebilirsiniz. Çevre yolları bir ihtiyaç olarak doğdu... Buna rağmen taş ocaklarının orman tahribatı, çevre yollarının verdiği tahribattan kat be kat fazlasıdır.