Ekonomide kurtuluş umudu var mı?
Ekonomik krizleri serbest piyasa ekonomisinde düzeltme olarak görebiliriz. Krizler sermaye piyasasında balon oluşması, finans sektörü ile reel sektör arasındaki dengenin bozulması, piyasanın spekülasyona teslim olması gibi...
Ekonomik krizleri serbest piyasa ekonomisinde düzeltme olarak görebiliriz. Krizler sermaye piyasasında balon oluşması, finans sektörü ile reel sektör arasındaki dengenin bozulması, piyasanın spekülasyona teslim olması gibi nedenlerle oluşur. Krizlerle birlikte bu dengeler yeniden oluşur. Verimsiz çalışmayan firmalar iflas eder. Yerlerine daha verimli firmalar kurulur.
Bu günkü sorunumuz kriz boyutunda değil. Kriz ötesi, uzun dönemli buhran yaşıyoruz. Maalesef bu günkü siyasi tablo içinde bu buhranın çözülmesi de zor görünüyor. En tehlikelisi de ekonomide dinamiklerin çökmesidir. Zaten yerli ve yabancı yatırım yapmıyor. Metropol Araştırma'nın son anketine göre de, halkın yüzde 78'i ekonomik gidişatın daha da kötüleşeceğini düşünüyor. Olumsuz beklentiler iç ekonomide iç dinamiklerin durmasına ve buhranın derinleşmesine neden olur.
Bu şartlarda kurtuluşun iki yolu var… İster iktidar partisi kendi inisiyatifi ile olsun, ister MHP'nin tercihi yoluyla olsun, isterse erken seçimle olsun siyasi yapıda meydana gelebilecek değişmedir.
Hangi yolla olursa olsun çözümün başlangıcı parlamenter sisteme dönmektir. Parlamenter sistemle aynı zamanda hukukun üstünlüğü, siyasi özgürlükler, insan hakları ve demokrasi kriterlerini AB çizgisine taşımaktır. Bu durumda AB kriterlerine yakınlaşmak, Türkiye için yeniden çıpa olacaktır.
Avrupa ilişkilerini geliştirerek Türkiye için yeniden çıpa olmasını hedef almalıyız.
İkinci adım; Kayıtsız şartsız bir piyasa ekonomisi ve yeni liberal politikalar yanında yahut ta karşısında militanca bir duruş sergilemekten vazgeçmektir. Söz gelimi bütün kötülüklerin anası, dalgalı kur sistemi ve kontrolsüz spekülatif sermaye hareketleri olmuştur. Gel gör ki iktidar ve muhalefet kur politikasını tabu olarak görmektedir. Hiçbir parti kendi programında bu soruna değinmiyor. Ayrıca iktidar partisi, devleti zorunlu kötülük anlayışı içinde tamamıyla dışlamış bulunuyor.