Laiklik-demokrasi ve kalkınma
Orta Çağ zihniyeti ve topluma din baskısı devam etseydi, Avrupa ülkeleri kalkınabilir miydi? Yüzyıllarca İslam dünyası bilim ve sanatta başarılı oldu da, sonradan neden geri kaldılar? Temel sorun, dini...
Orta Çağ zihniyeti ve topluma din baskısı devam etseydi, Avrupa ülkeleri kalkınabilir miydi? Yüzyıllarca İslam dünyası bilim ve sanatta başarılı oldu da, sonradan neden geri kaldılar?
Temel sorun, dini kuralların devlet yönetiminde kullanılmış olmasıdır. İslam ülkeleri de Batı gibi ''laik devlet'' anlayışına geçmiş olsalardı, aynı gelişmişlik düzeyinde olacaklardı.
Laiklik ülke kalkınmasında etkili bir yoldur.
Devletin tarafsız olması, aynı zamanda devlet kaynaklarının daha verimli ve etkin kullanılmasına imkan vermektedir. Radikal siyasi İslam'da ise nihai hedef en büyük maddi imkana sahip olan Devlet imkanlarını kullanmaktır.(Fetö örneği.)
Laik olmayan bir devlet düzeninde mülkiyet ve özgürlük hakları ya yoktur ya da kısıtlanmıştır. Zira devletin laik olmadığı ülkelerde toplumsal kaynaklar dinsel amaçlı kullanılmakta veya kral veya diktatörlere gitmektedir.
Laiklik veya Laisim, genel olarak ''Din ve devlet işlerinin ayrılması'' olarak anlaşılır. Hem devlet yönetiminde herhangi bir dinin referans alınmaması gerekir. Hem de Devletin dinler karşısında tarafsız olması gerekir.
Söz gelimi İran Anayasasında ve devlet yönetiminde İslam şeriat esasları referans alınmıştır. Yine Türkiye' de devlet Diyanet İşleri kanalıyla Sünni mezhebini doğrudan organize ediyor, Diyanete bütçeden büyük pay ayırıyor, buna karşılık Diyanet bütçesinden aynı vergi yükünü taşıyan ve toplumun yüzde 10'unu oluşturan Alevi inancına kaynak ayrılmıyor.