Yoksullaşma dönemindeyiz
Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'nın artması, yani büyüme, gelir artışı yaratır. Ancak bu gelir artışı toplumun kabul edebileceği bir adalet içinde bölüşülmezse, büyümeden dolayı...
Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'nın artması, yani büyüme, gelir artışı yaratır. Ancak bu gelir artışı toplumun kabul edebileceği bir adalet içinde bölüşülmezse, büyümeden dolayı ülkede gelir dağılımı bozulur.
Gelir artışının bir kısmı sermaye ve varlıklara dönüşürse servet artışı da meydana gelir.
Yeni bir bina yapmak için, eski binayı yıkmak gerekir. Eski binayı yıkarken de iş gücü, makine gücü kullanırsınız. Ücret öder ve satın alma yaparsınız. Bu yolla katma değer yaratmış olursunuz. Yani binayı yıkmak da büyüme için katkı yapar. Ancak binayı yıkmakla aynı zamanda cari değeri olan bir varlığı ortadan kaldırmış olursunuz, yani bir servet kaybı ortaya çıkar.
Öte yandan devlette bugün yaşanan popülizm, israf ve şaşaa da katma değeri artırır ve büyüme yaratır. Ancak kaynakların yanlış kullanılmış olması aynı zamanda verimliliğin düşük olmasına ve enflasyona neden olur ve ekonomik istikrarı bozar.
2018 ikinci çeyrekte GSYH yüzde 5.2 arttı. Bu çeyrekte iş gücü ödemeleri de nominal olarak yüzde 19.4 oranında arttı. İkinci çeyrek enflasyon oranı yüzde 15.39'dur. Bu demektir ki işçi ücretleri reel olarak yüzde 3.47 oranında arttı. Yani büyümenin altında kaldı. Gelir dağılımı ücretliler aleyhine bozuldu ve çalışanlar göreceli olarak yoksullaştı.
Gelir yöntemi ile GSYH bileşenlerinin Gayri Safi Katma Değer içerisindeki paylarında, iş gücü ödemelerinin payı 2016 yılında yüzde 36.5 iken, 2017 yılında yüzde 34.5'e gerilemiş. Yani çalışanların GSYH'dan aldıkları pay azalmış. Buna karşılık Net İşletme Ağırlığı'nın payı artmış ve 2016 yılında yüzde 47.1 iken 2017 yılında yüzde 49.7'ye yükselmiş.