Ahlaki dış politika mümkün mü?
Dış politikada ender rastlanan ahlaki bakış AK Parti iktidarlarıyla gündemimize girdi ve toplumun geniş kesimleri tarafından da onaylandı. Siyasetin ahlaki bir zorunluluk taşıdığı kabulüne zaten psikolojik olarak da...
Dış politikada ender rastlanan ahlaki bakış AK Parti iktidarlarıyla gündemimize girdi ve toplumun geniş kesimleri tarafından da onaylandı. Siyasetin ahlaki bir zorunluluk taşıdığı kabulüne zaten psikolojik olarak da yatkındık. Kendilerine tarihsel haksızlık yapıldığını düşünen, sırf güçsüz oldukları için diğer devletler tarafından suistimal edildiklerine inanan toplumlar, siyaseti ahlaki söylem etrafında örmeye eğilim gösterebiliyor. Geçmişte bize yapılanların ahlaki olmadığından hareketle, gelecekte o haksızlığın düzeltilmesinin bir hak ve ahlaki sorumluluk olduğuna ilişkin inanç besliyor ve yaşadığımız her olayı bu mutlu geleceğe dönük bir belirti olarak algılayabiliyoruz. *** İç dünyamızda Kerkük’e, Musul’a veya Halep’e sahip çıkmamızı mümkün kılan da bu… Ne var ki hayat her seferinde söz konusu romantik ve ideolojik hayallerimizin yıkılmasına neden oluyor ve bunlarla yüzleşmekten de kaçıyoruz. Örneğin Halep bunun ilginç bir örneğiydi… Şehir Türkiye’den giden silah ve mühimmat sayesinde direniyordu. Ancak dengeler ve kısıtlar Türkiye’yi Rusya ile anlaşmaya zorladığı noktada bu sevkiyatlar da durdu. Halep’e manen sahip çıkan bizler, onun maddeten düşme sürecine katkı vermiş olduk. Buna belki de ‘güçsüzlüğün ironisi’ demek lazım. Çünkü eğer yeterince güçlü değilseniz, dış politikada sizce doğru olanlar gerçekleşmediği gibi, kendinizi de yanlışa destek verirken bulmak söz konusu olabiliyor.