Büyük dizayn bu mu?
Birçok AK Partili son dönemde Cumhurbaşkanlığı çevresinin iki tutumunu muhtemelen bir miktar yadırgama ile izlemişlerdir. Biri dokunulmazlıklar meselesi ve Erdoğan halen bunu bütün gücüyle zorluyor, Meclis üzerinde...
Birçok AK Partili son dönemde Cumhurbaşkanlığı çevresinin iki tutumunu muhtemelen bir miktar yadırgama ile izlemişlerdir. Biri dokunulmazlıklar meselesi ve Erdoğan halen bunu bütün gücüyle zorluyor, Meclis üzerinde manevi baskı yaratmaya çalışıyor. Diğeri ise Bahçeli’ye verilen destek ve yine burada da Erdoğan’ın mültefit yaklaşımı dikkat çekiyor. Acaba niçin?
AK Parti’ye dışarıdan bakanlar açısından tablo çok açık: Dokunulmazlıkların kaldırılması sayesinde HDP’nin tahrik edilmesi ve parlamento dışına sürülmesi hedeflenerek milliyetçiliğe göz kırpılıyor. Ayrıca bu hamle Anayasa ihlal edilerek, geçici madde ile askıya alınarak yapılıyor. Üstelik dokunulmazlıkları kaldırılacak olanların kendilerini Meclis’te savunma hakları da yok sayılarak… Oysa dokunulmazlıklar bir milletvekilinin 1-gözaltına alınması, 2-tutuklanması, 3-soruşturmaya konu olması ve 4-yargılanması ile ilgili. Eğer gözaltına alınması ve tutuklanmasını engellerseniz, hem her suç işlediği düşünülen milletvekili ile ilgili soruşturma açılabilir, hem de bu milletvekilleri yasama görevlerini sürdürebilirler. Böylesine basit bir adım atılabilecekken, acaba niçin anayasa ihlal edilerek halen fezlekesi olanlar için dokunulmazlığın tek seferlik kaldırılması isteniyor? Milliyetçiliği beslemenin ötesinde, bundan sonra gelebilecek olan fezlekeleri yargıdan kaçırmak için olmasın? Diğer partililerce öne sürülen bu analizin hiç de zayıf olmadığını kabul etmek gerek…
***
Ama mesele burada bitmiyor, çünkü dokunulmazlıklar konusu MHP’deki gelişmelerle de iç içe geçiyor. Yine AK Parti’ye dışarıdan bakanlar açısından burada apaçık bir bağlantı var. Erdoğan ve AK Parti Bahçeli’yi MHP’nin başında istiyor, çünkü böylece bu partinin tabanını kendisine çekeceğini, Meclis’te de müstakbel oylamalarda birlikte hareket edileceğini hesaplıyor. Dokunulmazlıkların yarattığı milliyetçi ortamda Erdoğan/Bahçeli ittifakı daha da ‘organik’ bir zemin kazanıyor.