Kalite makası
Hızla kentleşen, sosyoekonomik sıçrama yaşayan ve aynı zamanda melezleşen bir ülkede toplumsal kesimlerle siyasi partiler arasında ‘kalite mütekabiliyetini’ sürdürmek başlı başına bir sorun. Siyasetin...
Hızla kentleşen, sosyoekonomik sıçrama yaşayan ve aynı zamanda melezleşen bir ülkede toplumsal kesimlerle siyasi partiler arasında ‘kalite mütekabiliyetini’ sürdürmek başlı başına bir sorun. Siyasetin taşıyıcılığı toplumun değişen kalite algısını yansıtma becerisine bağlı. Aksi halde partiler için tek çıkış yolu büyük tehditler yaratmaktan ya da kavga ortamları üretmekten geçiyor. Çünkü ancak bu durumlarda toplum kalite talebini bir kenara bırakarak ona sunulan siyasete razı oluyor.
Son iki yıl AKP’nin de diğer partilerin peşine takılıp kolay yolu seçmesine tanık oldu. Yurtiçi ve dışında giderek yalnızlaştığını gören iktidar, bu duruma verdiği içe kapanmacı tepkiler üzerinden daha da yalnızlaştırıldı. AKP gibi kendi kimliğinin ötesine geçebilmiş bir kitle partisi için doğru tercih etkileşim ve işbirliği alanını genişletmekten geçiyordu. Ne var ki partinin varoluşsal tehdit karşısında ‘sert durma’ ve kavgadan kaçmaması kararı verilirken, söz konusu alan genişletme gereği tümüyle unutuldu. Nitekim içe kapanma giderek AKP’nin entelektüel zemininde bir zihinsel tıkanmayı ifade etmeye başladı.