Olağanüstü hal çağrıları ve normalin kendisi
Televizyon ekranlarında ve gazetelerde hummalı bir çaba var. Aydınlarımız üç muhalefet partisinin birleşerek bir ‘restorasyon’ hükümeti kurmalarının ne derece doğru olduğunu anlatıyor ve bunu nerdeyse...
Televizyon ekranlarında ve gazetelerde hummalı bir çaba var. Aydınlarımız üç muhalefet partisinin birleşerek bir ‘restorasyon’ hükümeti kurmalarının ne derece doğru olduğunu anlatıyor ve bunu nerdeyse aksi düşünülemeyecek bir durum olarak sunuyorlar. Çünkü seçimler aslında muhalefete geçici ve yapay bir başarı getirdi. Sadece anormal bir hali normalleştirdi. Yani anormal bir durum olan AKP’nin parlamento çoğunluğunu tek başına sağlaması mümkün olmadı. Ama bu parti yine de seçimi kazandı ve üstelik geçmişteki her seçimde olduğu üzere iki büyük muhalefet partisinin oylarının toplamı kadar oy aldı.
Saha çalışmaları toplumun üçte ikisinin AKP’nin tek başına hükümet kurmasını beklediğini ortaya koyuyordu. Yani böyle bir sonucu beklediği halde AKP’ye oy vermemiş kişilerin oranı toplam seçmenin yüzde 25’i. Bunların ‘yeterli’ bir bölümünün şu anki durumdan pek de memnun olmadığını tahmin etmek zor değil. Nitekim seçim sonrası yapılan bir çalışmada, çıkan sonucu gördükten sonra AKP’ye bir kayma olduğu ve oyun 45’e çıktığı görülüyor. Eğer AKP ‘doğru’ davranırsa bunun rahatlıkla yeniden 47-48 aralığını ima ettiği açık. Diğer bir deyişle aslında AKP tek başına iktidar olmanın eşiğinde durmayı sürdürüyor.
Diğer taraftan haziran seçiminde AKP tabanının davranışı bir ihtar mahiyetinde: Bu seçmen normalleşmenin devamını istiyor ve anormalin zorlanmasını cezalandırma eğilimi taşıdığını ortaya koyuyor.