''Üst akıl'' ve ciddiyet
İnsanoğlu kendisini aptallaştırmaya çok müsait bir yaratık. Bu gerçeği Gülen cemaatinin içine ‘düşen’ ve orada kendisini rahatlatacak açıklamaların peşinden gittiği ölçüde...
İnsanoğlu kendisini aptallaştırmaya çok müsait bir yaratık. Bu gerçeği Gülen cemaatinin içine ‘düşen’ ve orada kendisini rahatlatacak açıklamaların peşinden gittiği ölçüde gerçeklikten kopan çok sayıda örnekle kanıtlamak mümkün. Ne var ki bu ruh hali sadece Gülencilere ait değil…
AK Parti içindeki bir grup darbe girişimi sonrasında el birliği ile her şeyin başının ‘üst akıl’ olduğu klişesine sarıldılar ve bu ‘tezi’ kendilerini küçük düşürecek noktaya kadar inançla ve şevkle zorladılar. Büyükada’da, üstelik darbenin başarısız olduğu belli olduktan sonra, yapılan bir uluslar arası bilim insanları çalıştayının ‘darbe planı ve yönetimi’ toplantısı olduğunu öne sürebildiler. İncirlik Üssü’nden kalkan yakıt uçaklarından hareketle üsteki Amerikalı subayı darbenin ‘yöneticisi’ yaptılar. Oysa ABD’liler üssü ancak bizden izin alarak kullanabilirken, bizim onlardan izin alma ihtiyacımız bulunmuyor. Çoktan kenara atılmış bir şarlatanı CIA temsilcisi bile yapıp kaçma planını ondan bildiler…
***
Bu tabloya iki şerh düşebiliriz. Birincisi ABD içinde bazı odaklar gerçekten de Gülenci darbeyi desteklemiş olabilirler. İkincisi ‘üst akıl’ var dendiğinde ille de böylesine pespaye noktalara gitmek gerekmez… Ne var ki gelinen noktada AK Parti ve ‘Reis’ aparaçikliği bir tür yüzeysel ve acilci saldırganlık anlamına geliyor ve sonuçta bu kişiler bizzat parti ve Erdoğan ile ilgili genel kanaati de etkiliyor.