Üst akıl ve kalite açığı
Kuruluşundan itibaren iktidara uzanıp sürekli birinci parti olarak kalan bir siyasi hareket için en büyük tuzak kendisidir. İster istemez kendinizi olduğunuzdan öte bir ‘tarihsel özne’ olarak algılamaya başlayabilir...
Kuruluşundan itibaren iktidara uzanıp sürekli birinci parti olarak kalan bir siyasi hareket için en büyük tuzak kendisidir. İster istemez kendinizi olduğunuzdan öte bir ‘tarihsel özne’ olarak algılamaya başlayabilir, ülkeyi sizin yönetmeniz gerektiğini içselleştirir, giderek her türlü yenilginin doğal olmadığına inanabilirsiniz. Bu ruh halini doğrulamak için de karşınızda bir düşman cephesinin bulunduğunu, her yaşananın aslında bir merkezi irade tarafından yönlendirildiğini düşünebilirsiniz.
Ama ya gerçekten de böyle bir ‘cephe’ mevcutsa? Görülebiliyor, izlenebiliyor ve analize açık veriler sunuyorsa? O zaman gerçeklikle ruh haliniz ya da düşünce dünyanız arasına bir çizgi çekmeniz gerekir. Yani bir yandan size ‘komplo’ kuranları ve ‘algı manipülasyonu’ yapanları sergilemeniz ve onlarla mücadele etmeniz gerekir. Ama diğer yandan düşünce dünyanızı kolaycılığa, vasatlığa teslim etmeyip öz eleştirel bakabilmeyi becerebilmelisiniz. Aksi halde hiç beklemediğiniz bir sonuçla karşılaşabilirsiniz: Haklı olduğunuz halde haksız çıkarsınız. Çünkü kendinizi düzeltme konusundaki savsaklamacı yaklaşımınız, yapmadığınız yanlışların kanıtı ve ispatı olarak sunulur.