Evlad-ı Fatihan: Recep Tayyip Erdoğan
2013 Haziran’ında Türkiye’de olmayan darbe Temmuz’da Mısır’da oldu. (Gezi darbesine karşı Türkiye’nin şansı Erdoğan’ın basireti, toplumun geniş kesimlerinin feraseti idi). Seçilmiş...
2013 Haziran’ında Türkiye’de olmayan darbe Temmuz’da Mısır’da oldu. (Gezi darbesine karşı Türkiye’nin şansı Erdoğan’ın basireti, toplumun geniş kesimlerinin feraseti idi).
Seçilmiş Cumhurbaşkanı uluslararası bir konsorsiyumun desteğiyle yerinden eden darbe yönetimi ilk iş İsrail’i memnun etti. Gazze sınırını kapattı, İhvan’ı terör örgütü ilan etti ve yöneticilerini idama mahkum etti.
(Bu esnada Türkiye’deki Sisiciler “Mısır’ın Erdoğan’ı alaşağı edildi” diye yılan dansı yapmaktaydı.)
Sonunda Firavun, halkın hür iradesiyle seçtiği Mursi için de kırdı kalemini!
Uluslararası kamuoyu yine sessiz. Yahut yasak savma kabilinden kınama yayınlamakla meşgul.
Sadece Türkiye’den gür bir itiraz sesi çıkıyor.
(Yerli görünümlü Doğanlar, Koçlar ise yine ambalajla iş biter, şantajla Erdoğan gider sanıyor. Hürriyet gazetesi geçen 10 Ağustos’ta yüzde 52 ile halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafı üzerine “yüzde 52 ile gelen Cumhurbaşkanına idam” başlığını atabiliyor.)
Erdoğan “Mısır’ın -da- kaderi 7 Haziran’a bağlı” derken haksız değil aslında. Bölgeyi yeniden dizayn etmek ve Türkiye’nin tam bağımsızlığa kavuşmasını engellemek için harekete geçen yapılar ve yerli aparatlar için son umut 7 Haziran çünkü.
Sadece Mısır’ın değil Suriye’nin, Irak’ın, Somali’nin, Filistin’in, Arakan’ın, Bosna Hersek’in, Makedonya’nın... gadre uğramış, yok sayılmışların kaderi 7 Haziran’a bağlı aslında.
Sadece Erdoğan liderliğindeki Türkiye “hakkı tutup kaldırıyor” çünkü. BM Güvenlik Konseyini eleştiriyor, Suriye’de Esed varil bombası atarken, İsrail Gazze sahilinde oynayan çocukları o narin diz kapaklarından vurup kanlarını kumlara akıtırken Türkiye ağlıyor, lanet sana diyebiliyor.