O konuşunca herkese bir gülme geliyor!
CHP’nin başına ayıplı bir kaset operasyonuyla oturtulan Kılıçdaroğlu, kılavuzlarının kuyruğundan ayrılmayınca, haliyle burnu da kandan ve pislikten kurtulmuyor. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın...
CHP’nin başına ayıplı bir kaset operasyonuyla oturtulan Kılıçdaroğlu, kılavuzlarının kuyruğundan ayrılmayınca, haliyle burnu da kandan ve pislikten kurtulmuyor.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın şahsında Türkiye’ye yönelttiği kan tehdidinin “arkasında” olduğunu söyledi dün de.
500 bine yakın Suriyelinin katili Esed ile yanak yanağa poz vermekten çekinmedi Kılıçdaroğlu. Bölgeyi işgale kalkan, tertemiz evlatlarımızı şehit eden PKK’ya “arkadaşlar” demekten ar etmedi. Şimdi de Türkiye’nin en meşru, yerli ve milli Cumhurbaşkanına “senin ellerin gibi dişlerin de kanlı” diyor, utanmadan!
Rezilliğin de bir sınırı olmalı oysa.
Küresel yerler, yerli sömürgeciler, DHKP-C’nin hücre evleri, Fethullah Gülen’in Cumhuriyet gazetesi, PKK’nın Kandil kadrosu vesaire takdir eder diye umuyor, kahramanlık yaptığını sanıyor muhtemelen.
Ama o konuşunca istisnasız herkese bir gülme geliyor.
***
Kemal Bey bir siyasi ve hatta bir kişi olarak ciddiye alınma hakkını kaybedeli çok oldu. Ama bu düşük durum, Kılıçdaroğlu’nu temsili olarak CHP’nin başına getirenlerin ne yapmaya çalıştığını görmemizi engellemez.
Paralel örgütün ürettiği şantaj-montaj kasetlerle ve argümanlarla seçimlere girip 2 yılda 4 seçim kaybeden Kılıçdaroğlu, bir yandan Baykal’ın hatırlattığı gibi CHP’yi HDP (=PKK) siyasetine teslim ediyor, bir yandan terör örgütlerinin döktüğü kan için mazeret üretiyor.
Bırakın ana muhalefet partisinin sahip olması gereken aklı sağduyuyu taşımayı, baraj aşacak takati olmayan pek çok partinin bile “marjinal” bulup tevessül etmeyeceği işlere balıklama atlıyor CHP. “Marjinal” kelimesinin bile “normal” kaldığı, “kriminal” bir CHP var artık karşımızda.
Kılıçdaroğlu’nun kifayetsiz bir Kemal Bey olduğu iyice anlaşıldığı için CHP’nin içinde bulunduğu siyasi acziyet, her konu rejim tartışmalarına getirilerek örtülmek isteniyor.
Aile Bakanı’na yaptığı ve sokakta biri dese, ağzının burnunun kırılacağı bir cümleyi kürsüden kuruyor Kılıçdaroğlu. Ayıplanıyor, yerin dibine sokuluyor ama o utanmıyor.
Lüzumsuz bir laiklik tartışması başlıyor. CHP “kanımızın son damlasına kadar...” diyerek burun deliklerini şişirmeye başlıyor. Laik teyzeler nihayet sıra geldi diye düşünüp 1990 model bir aksiyonla yapma maket parçalıyor.