Şehre ihanet, insana ihanet
Çocuklara ev çizin dendiğinde istisnasız hepsi tek katlı ev çiziyor. Ağaçlar arasında, mavi göğün altında. Ama hemen tamamı bir apartman katında oturuyor bu çocukların. Bırakın...
Çocuklara ev çizin dendiğinde istisnasız hepsi tek katlı ev çiziyor. Ağaçlar arasında, mavi göğün altında.
Ama hemen tamamı bir apartman katında oturuyor bu çocukların. Bırakın apartmanın ağaçlarla çiçeklerle çevrili olmasını, muhtemelen çoğunun sokağında bile ağaç yok. Üzerinde ot bitsin için, bir avuç toprak yok. Sabahları kuş sesiyle uyanmak, yaza doğru ıhlamur kokusuyla sarılıp sarmalanmak ne demek, bilmiyorlar. Bu gidişle bilmeyecekler de.
Nüfusun yüzde 92’si artık şehirlerde yaşıyor ve şehirlerimiz giderek daha fazla kendi kendimizi hapsettiğimiz çirkin beton hapishaneleri andırıyor.
Bilhassa İstanbul’da sokakların çoğu karşılıklı beş-on katlı bitişik nizam apartmanlardan oluştuğu için dar ve derin kanyonlar gibi. Bahçesiz, kaldırımsız, güneşsiz... O apartmanlarda oturanlar göky