TSK’daki FETÖ’yü 2009’da açığa çıkaran Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok: Darbeyi Erdoğan’dan başkası püskürtemezdi
“246 şehit varken benim haklı çıkmamın önemi yok” 15 Temmuz darbe-işgal girişiminin ardından Türkiye, FETÖ’yü hem TSK’dan hem devletin tüm kurumlarından atmak için seferberlik halinde....
“246 şehit varken benim haklı çıkmamın önemi yok”
15 Temmuz darbe-işgal girişiminin ardından Türkiye, FETÖ’yü hem TSK’dan hem devletin tüm kurumlarından atmak için seferberlik halinde. İhraçlar, YAŞ kararları ve yapılanmalarla TSK’da yeni bir dönem başlıyor. Ne olduğunu ve olması gerektiğini konuştuğum isim, FETÖ’nün devleti ele geçirmek için TSK’ya sızdığını ilk kez resmi belgelere geçiren eski Hava Kuvvetleri Savcısı Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok. FETÖ’nün hedefi olan ve Balyoz davası kapsamında “hipnozla işkence” suçlamasıyla 4 yıl 9 ay hapis yatan Üçok bunca mağduriyete rağmen “246 şehit varken haklı çıkmamın önemi yok” diyor. Türkiye’nin bu isimlere bir özür ve gönül borcu olduğu kesin ama...
Üçok: FETÖ 7 Şubat MİT krizinde ve 17-25 Aralık’ta hedefe koyduğu Erdoğan’ı silahsız yöntemlerle indiremeyince 15 Temmuz’da TSK’daki yapısını devreye soktu. Erdoğan dik durmasaydı başaracaklardı.
2009’da F. Gülen terör örgütünün TSK’daki yapılanmasına dair ilk soruşturmayı başlatan kişisiniz. Bu nedenle mağdur edildiniz. Türkiye bu gerçeği 15 Temmuz’da acı şekilde gördü. FETÖ’nün geç fark edilmesinden dolayı kırgın ya da kızgın mısınız?
Keşke haklı olmasaydık diyoruz. 246 vatandaşımız şehit oldu, 1500 civarında yaralı var. Keşke haklı olmasaydım da bunların hiçbirisi olmasaydı. O soruşturma da zaten resmi olarak ilk ve son olmuştu.
- FETÖ’yü deşifre edeceği için hemen boğuldu mu?
Niye boğulduğunu bugün çok iyi anlıyoruz. Bakıyoruz ki TSK’nın bu tür adli ve idari soruşturmalar için yetki verecek, yönlendirecek, kontrol edecek tüm birimlerindeki kişiler bugün FETÖ mensubiyetinden dolayı tutuklu. Darbe teşebbüsüne bir şekilde katılmış.
KAMUFLAJI EĞİTİMDİ
- Son ana kadar anlaşılmamış olması sizce neden?
Tabi o dönemde algı çok farklıydı. 2009’da FETÖ değil Fethullah Cemaati’ydi. Halkı kamuflajla kandırıyordu. Fakir çocukları okutuyordu, hoşgörü, dinler arası diyalog diyordu, Türkçe olimpiyatları düzenliyordu. Böyle bir ortamda radikal bir soruşturmayla bugün herkesin gördüğü yüzünü göstermemiz çok anlaşılamadı. İnsanlar “tüm dünyada okul açıyor, TSK göz bebeğimiz diyorlar, siz ne diyorsunuz” diyordu. Biz ise TSK’nın hiyerarşisi dışında, astsubayın paşaya talimat verdiği illegal bir yapı var diyorduk.
IŞIK EVLERİ: ŞARJHANE
- Sonuçta bu insanlar askeri okullardan başlayarak sıkı bir disiplinden geçtiler. Ama ona değil FETÖ hiyerarşiye tabi oldular. Vatanını, milletini düşünmediği gibi kendi kariyerini de düşünmüyor. Nasıl olabildi?
Cumhurbaşkanımız bunlara Haşhaşi demişti. Haşhaşilerin özelliği liderlerine kayıtsız şartsız olmaları. Liderin emriyle gidip kendini öldürebiliyor. Gülen’in 1980’lerde bir beyanı var “ışık evleri bizim şarjhanemizdir, bu evler sayesinde geleceğimizi inşa edeceğiz” diyor. O evlere 10, 12 belki daha küçük yaşlarda gelen çocukları bu fikirlerle dolduruyor ve peşlerini bırakmıyor. Eğitim süreci hiç kopmuyor. Mezun olup tayin olduğunda da abiler onu buluyor, bir eve yerleştiriyor ve 6 ayda bir değişen abiler her akşam gelip Gülen’in kitaplarını okuyor. Bu hiyerarşiyi, devamlılığı basit görmemek lazım. Komutanını değil abisini dinledi, gevşek bir hiyerarşi yok yani. Askeri düzen gibi bir düzen var, kainat imamı, danışma heyeti, ülke imamları, şehir, mahalle imamları... Komutan yerine imam diyorlar sadece.
MASONİK BİR ÖRGÜT
- Masonik bir yapılanma diyenler var. Bir istihbarat örgütü eliyle oluşturulmuş hücre yapısı var diyenler var. Katılır mısınız?
Katılıyorum. Masonik yapılarda hem gizlilik hem bağlılık üst düzeydedir. Daha az sayıda insanla çok daha etkin olabilmek disiplinli bir hiyerarşiyle mümkündür çünkü.
- 2009’da FETÖ’ye soruşturmayı başlattığınızda örgütün TSK’ya ilk ne zaman sızdığını görebildiniz mi?
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın çatı iddianamesinde FETÖ’nün TSK’daki yapılanmaya 1968’de başladıkları yazıyor. Belki daha da geriden başlıyor. Bizim ilk resmi tespitlerimiz 86-87 yıllarında, soruların çalınmasıyla başlıyor. Öncesi de var muhtemelen. Çünkü 2009’daki soruşturmada astsubaylar birliğe geleli daha üç ay olmuş. Yeni mezun ve Alevi-Sünni diye insanları fişliyor, komutanlarını takip ediyor. Kadınla ilişkisi mi var, kumar mı oynuyor, porno sitesine mi giriyor, diye. Gizli dereceli emirleri çalıyor, kriptolu yazışma sistemimize sokuyor. Dedim ki “bu kadar cesaretle bu işe nasıl girdin, korkmadın mı?” “Komutanım bize korkmayın TSK içinde sizin bilmediğiniz bir sürü abileriniz komutanlarınız var, size bir şey olmaz” dediler.
-Sonra ne oldu?