Amerikancılık gibi Rusçuluk da bir mandacılık türüdür
Gayrı milliliğin tek biçimi Batıcılık değil. Elbette Amerikancılık bu ülkedeki gayrı milli unsurların kahir ekseriyetinin benimsediği bir pozisyon. Fakat içimizde başka gayrı milli unsurlar da var. Rusçular...
Gayrı milliliğin tek biçimi Batıcılık değil. Elbette Amerikancılık bu ülkedeki gayrı milli unsurların kahir ekseriyetinin benimsediği bir pozisyon. Fakat içimizde başka gayrı milli unsurlar da var.
Rusçular var mesela. Kendilerini Avrasyacı diye adlandırıyorlar. Türkiye için önerdikleri gelecek ne? Rusya'yla birlikte hareket etmek. Daha doğrusu Rusya'nın uydusuna dönüşmek. Türkiye'nin Batı'yla ilişkilerini de, Türkiye içindeki gelişmeleri de bu çerçevede yorumluyorlar.
Türkiye bu noktaya gelebilmek için iki hususta çok titiz davrandı. Bir, küresel ve bölgesel aktörlerle doğrudan karşı karşıya gelmemek, devletler düzeyinde bir çatışmaya girmemek. İki, terör örgütleri yahut dış güçlerin diğer vekil unsurları üzerinden manipüle edilebilir bir ülke olmaktan çıkmak.
Diğer bir deyişle Türkiye kendisini hem savunmadan atağa geçmek, hem de denge politikasını korumak zorunda hissetti.
Kimileri Türkiye'nin geleneksel olarak dengeci bir dış politika çizgisi tutturduğunu, Atatürk'ten Özal'a kadar bu çerçevede pek çok adım atıldığını söyleyebilir. Bu kısmen doğru. Fakat bugün durum şu açıdan farklı. Bugün Türkiye bu denge politikasını uygularken bir yandan da dışarıda sert güç kullanıyor.
Sadece diplomatik müzakerelerde bir denge gözetmeye çalışmıyor. Bu denge siyaseti sürdürülürken de oluşan boşluklar doldurulmaya çalışılıyor.
Fırat Kalkanı Harekâtı da, Zeytin Dalı Harekâtı da, Suriye'de garantör ülke statüsünün kazanılması da, Kuzey Irak referandumunun engellenmesi de bunun en somut örnekleri.
Rus savaş uçağının düşürülmesi örneğinde olduğu gibi Türkiye bu siyaseti yürütürken ciddi manipülasyonlarla da karşı karşıya kaldı.
FETÖ'nün organize ettiği bu kumpası Batıcılar da Rusçular da kendi, daha doğrusu tabi oldukları unsurlar lehine kullanmaya çalıştı. Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan, ne ABD'ye ne de Rusya'ya bir taviz vermeden bu krizi yönetti.
Bugün Türkiye-Rusya ilişkilerinde atılan her somut adım Türkiye'nin geleceği için atılan adımlardır. Yoksa bu adımlar Türkiye'yi Rusya'nın uydusu haline getirmeye, Türkiye'yi Batı'dan koparmaya dönük adımlar değildir.
Türkiye'nin başarısı son dönemde Batı'yla tek taraflı bağımlılık ilişkisini sonlandırmış olmasıdır.
Rusçular yanında bir de tamamen şövenist reflekslerle bir de Esed'e destek verenler var. Esed'in her yaptığı katliamdan sonra sahne alıp sözüm ona anti-emperyalist söylemlerle hedef şaşırtmaya çalışıyorlar.
Evet, ABD bugün Irak'ta ve Suriye'de akan kandan sorumludur. Ancak Suriye'de rejimin akıttığı kanın ABD'nin Irak'ta ve Suriye'de akıttığı kandan geri kalır yanı yoktur.
Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti
25 Temmuz 2018 | 7.791 Okunma
Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet
23 Temmuz 2018 | 5.925 Okunma
İsrail’in tehlikeli oyunu
21 Temmuz 2018 | 4.763 Okunma
Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil
19 Temmuz 2018 | 4.805 Okunma
Hesaplaşmamız sürmeli
18 Temmuz 2018 | 6.295 Okunma
TÜM YAZILARI