Biz tanklara siz millete karşı...
En sevdiğim dizelerden biridir: "Dost bî-vefâ, felek bî-rahm, devran bî-sükûn/ Derd çoh, hemderd yoh, düşmen kavî, tâli' zebun" diye söyler Fuzuli. Rahmetini yitirmiş, zalim, gaddar bir dünyadan bahsetmektedir...
En sevdiğim dizelerden biridir: "Dost bî-vefâ, felek bî-rahm, devran bî-sükûn/ Derd çoh, hemderd yoh, düşmen kavî, tâli' zebun" diye söyler Fuzuli.
Rahmetini yitirmiş, zalim, gaddar bir dünyadan bahsetmektedir şair.
Bizlerin popüler kültürümüz marifetiyle "kahpe felek" diye ezber ettiğimiz dünya işte.
Evet ta kendisi!
Bu memleketin insanı onu "kader" diye bildi.
Oysa o dışımızdaki dünyaydı.
Bize dayatılan, içine doğduğumuz, sorgulayamadığımız, ezeli ve ebedi olarak öyle olduğunu düşündüğümüz dünya.
O dünyada dost vefasızken, düşman kuvvetlidir.
En acısı da derdinle dertlenen bir ademoğlunun olmayışıdır.
Bugünden o güne bakınca, "Fuzuli, fuzuli dertlenmiş" diyesi geliyor insanın.
Bugünün dünyası onun dünyasından daha zalim, daha gaddar.
Kıyası kabil değil!
Bugünün düşmanı o günün düşmanından daha güçlü, kuvvetli.
O gün düşman karşısında ahlaki, psikolojik, siyasi, askeri üstünlüğü elde bulunduruyorken bugün öyle mi?
Yenilmiş, ezik bir ruh haliyle bakıyoruz düşmana.
Düşmana âşık olanımız, onu taklitte yarışanımız az değil.
Bildiniz değil mi?
Hani şu işbirlikçiler!