Milli seferberlik çağrısı
Çarşamba günü bir konferans vermek üzere İzmir'deydim.TÜRGEV'in Adile Sultan öğrenci yurdunda "Cumhuriyet Türkiyesinin Oluşum Süreci" başlıklı bir konuşma yaptım.Özetle, Cumhuriyet...
Çarşamba günü bir konferans vermek üzere İzmir'deydim.
TÜRGEV'in Adile Sultan öğrenci yurdunda "Cumhuriyet Türkiyesinin Oluşum Süreci" başlıklı bir konuşma yaptım.
Özetle, Cumhuriyet Türkiyesi'nin oluşum sürecinin 1920-23 arasına sıkıştırılmaması gerektiğini, öncesi ve sonrasıyla birlikte ele alınmasının lazım geldiğini ve bu oluşum sürecinin bugün de devam etmekte olduğunu anlatmaya çalıştım.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde devlet-millet ilişkilerinin sorunlu bir seyir izlediğini, 2000 sonrasında bu ilişkinin normalleşmeye başladığını ve 15 Temmuz'dan itibaren de bu ilişkide çok önemli bir değişim yaşandığını belirttim.
Dinleyicilere bu tarihin nesnesi değil, birer öznesi olduklarını, bunun farkına varmaları gerektiğini vurguladım. Devletin milletin, sistemin de cumhurun gözetiminde iyileştirildiği, yeniden yapılandırıldığı bir dönemi tecrübe ettiğimizi söyledim.
Bu esasında CHP'nin ve geleneksel Batıcı Türk elitlerinin de farkında olduğu bir husus. Aynı zamanda da rahatsız oldukları ve mücadele etmeye çalıştıkları bir mesele. Konuşmamın sonunda salondan gelen ilk soru, "Cumhurbaşkanımızın mili seferberlik çağrısı bu tabloda nereye oturuyor?" sorusuydu. Dilim döndüğünce bu çağrının tam da bu kurumsallaşma mücadelesinin merkezinde yer aldığını anlatmaya çalıştım.