Protesto yürüyüşü değil, kalkışma hazırlığı
Bir kez daha söylüyorum. Ortada bir "protesto yürüyüşü" yok. Bir kalkışma hazırlığı var. Bu, dışarıda hazırlanmış, Kemal Kılıçdaroğlu'na ihale edilmiş bir proje. Günden...
Bir kez daha söylüyorum. Ortada bir "protesto yürüyüşü" yok. Bir kalkışma hazırlığı var.
Bu, dışarıda hazırlanmış, Kemal Kılıçdaroğlu'na ihale edilmiş bir proje.
Günden güne daha da netleşiyor.
Kimlerin heyecan duyduğunu görüyoruz.
PKK.
Başka? FETÖ.
Başka? Batı'daki bütün Türkiye düşmanları.
Başka? 28 Şubat'ın kukla kahramanları.
Birincisi 2007'de.
Malum, Cumhuriyet Mitingleriyle...
Eşi başörtülü bir Cumhurbaşkanı istemiyoruz diyerek ortalığı ayağa kaldırmaya çalışmışlardı.
Neyse ki millet olaya el koymuş, yapılan erken seçimle Türkiye tarihinin en "gerici", en "yobaz" girişimlerinden biri boşa çıkarılmıştı.
İkincisi 2013'te. Gezi kalkışmasıyla...
Önce "Taksim'de ağaç kesiyorlarmış" diyerek başlayan, ardından "yaşam tarzımıza müdahale var" diye devam eden, sonlarına doğru da "sosyalizmi ilan edin, dağılalım" diyerek iyice saçmalaşan Gezi kalkışmasından bahsediyorum.
Her iki girişimde de Türkiye'deki gayrı milli ve başarısız muhalefetin "Batı'yı ayartma" stratejisi güttüğünü görüyoruz.
Maksatları açıktı. Batı'ya mesaj vermek, "bakın bizim burada bir toplumsal kaynağımız ve meşruiyetimiz var" demekti niyetleri.
Şimdi de aynısını yapmak istiyorlar.
Eski güzel günlerinde olsalar bunu doğrudan yaparlardı. Bir başka deyişle, onlar için bu yönetim değişikliğinin nasıl olacağı önemli olmazdı. Ama gün, o gün değil!
Nitekim 15 Temmuz'da bunu denediler ve başarısız oldular. Toplumsal meşruiyet algısı oluşmadan, böylesi sert müdahalelerin ters teptiğini gördüler.
Mısır'da yaptıkları bundan farklı mıydı?
Mursi'nin devrilmesinden sonra Batı medyasında Mısır halkının büyük kesiminin Sisi'ye destek verdiği yalanı dolaşıma sokuldu. Bunun için bir grup sokağa çıkarıldı. Onların yaptığı destek yürüyüşü boy boy haberleştirilip, "Mısır halkının Sisi'ye desteği" diye sunuldu.
Bu stratejinin şer kuvvetleri için bir başka işlevi daha var. Toplumsal meşruiyet teziyle ülkenin sahici aktörleri psikolojik çöküntüye ve ardından da pasifliğe mahkûm edilmeye çalışılıyor.
Tayyip Erdoğan her seferinde bu oyunu görüp bu ülkenin gerçek sahiplerine oyunun ne olduğunu gösteriyor.
Kemal Kılıçdaroğlu başından beri bu projenin adamı. Bu nedenle hiçbir zaman gerçek anlamda siyaset yapma gereği duymadı. Hep işaret bekledi. İşaret geldiğinde de kaplan kesildi!
Kâğıttan kaplan...
Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti
25 Temmuz 2018 | 7.791 Okunma
Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet
23 Temmuz 2018 | 5.925 Okunma
İsrail’in tehlikeli oyunu
21 Temmuz 2018 | 4.763 Okunma
Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil
19 Temmuz 2018 | 4.805 Okunma
Hesaplaşmamız sürmeli
18 Temmuz 2018 | 6.295 Okunma
TÜM YAZILARI