Türkiye’nin stratejik arayışı: Çin mi ABD mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindeki heyet dün Washington'daydı, ondan bir gün önce de Pekin'de. ABD ve Çin küresel sistemin iki büyük aktörü ve aralarında yakıcı bir rekabet var. Çin ve ABD arasında...
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindeki heyet dün Washington'daydı, ondan bir gün önce de Pekin'de. ABD ve Çin küresel sistemin iki büyük aktörü ve aralarında yakıcı bir rekabet var. Çin ve ABD arasında böyle bir rekabet varken, Türkiye nerede duracak? Bu iki ülke arasındaki rekabet önümüzdeki dönemde küresel siyasete daha fazla damgasını vuracak. Türkiye kiminle, nereye kadar beraber hareket edecek?
Türkiye 1945 sonrasında uluslararası siyasette hissettiği güvenlik kaygıları dolayısıyla ABD'yle aynı eksende yer aldı.
Bir kere Türkiye'nin o günden bugüne elde ettiği kazanımları kaybetmek gibi bir lüksü yok. Dahası Türkiye elde ettiği kazanımları derinleştirmeye çalışmak zorunda.
Gelgelim Türkiye'nin ABD ile ilişkisini Amerikancılık (yahut Batıcılık) halesiyle kutsamak da söz konusu olamaz. Türkiye'nin ABD ile ilişkisi çıkar birlikteliğine dayalı bir ilişkidir. Yeni dönemde, yani Türkiye'nin dış politikada bağımlılık tuzağını aştığı bir ortamda bu çok daha fazla böyledir.
Bir de madalyonun öteki yüzü var. Türkiye, dünya ekonomisinin başat aktörüne dönüşen Çin'le her iki ülkenin potansiyeliyle kıyaslandığında son derece sınırlı bir ilişki içinde. İki ülke arasındaki ilişkide her iki taraftan da kaynaklanan bir "tarihsel gecikmişlik" hali var.
Evet, kısmen Türkiye'nin Batıcı elitlerinin körlüğünden, kısmen de Çin'in Türkiye'nin önemini yeni keşfetmesinden kaynaklanan bir gecikmişlikten bahsediyoruz.