Bayram tebriği yerine bir tazarru

‘Allah nerededir?’ gibi bazılarınca saçma görülen bir sorunun, saçma da olsa sorulduğu için cevabını bulmaya çalışacaktık. Ancak bayram duyguları baskın çıktı, Ümmeti Muhammed...

‘Allah nerededir?’ gibi bazılarınca saçma görülen bir sorunun, saçma da olsa sorulduğu için cevabını bulmaya çalışacaktık. Ancak bayram duyguları baskın çıktı, Ümmeti Muhammed bin türlü bela ve musibetle kıvranırken bizim uğraştığımız şeye bakın, gibi bir dürtü bunu şimdilik durdurdu. Gerçi bu soru adına, bizim kurtuluşumuzun sebeplerinden biri de Allah’ı hakkıyla bilip takdir etmemiz ve nerede bulunursak bulunalım, O’nun bizimle olduğunu anlamamızdır diye bir savunma da yapılabilir. Meseleye buradan başlamazsak imanımızı yenileyip onu yeniden küfrü ve şirki yakan bir kor haline getiremeyiz. Ama yine de bunu şimdilik erteleyip Kuranıkerim’in farklı yerlerinden her halimiz için münasip dualarla dua etmek geldi içimden. Umulur ki, siz âmin dersiniz, melekler sizin âminlerinize eşlik ederler ve Allah da bu ümmete dualardaki ve âminlerimizdeki samimiyetimiz ölçüsünde bir nebze soluk verir, buyurun:

Ey bizim rabbimiz, her nimet ve her güzellik sendendir, dolayısıyla hamd da senin hakkındır. Sen bütün âlemlerin rabbisin. Sahte tanrılardan beklenenler asla gerçekleşmez. Biz sadece sana kulluk eder, sadece senden yardım dileriz. Bize her konuda doğruyu göster, elimizden tut. Bizi gazabı hak edenlerden ve sapkınlardan eyleme. Seni uzaklarda sandığımızdan, kitabından uzaklaştığımızdan, resulünü bırakıp başkalarının yolunu izlediğimizden beridir perişanız, bu ümmeti tekrar o izzetli günlerine, o sağlam imanına ve bunun için gereken salih amellere irşat eyle.

Rabbimiz, ümmet olarak parçalandık, fırkalara ayrıldık, birbirimize düştük, her birimiz kendi fırkasıyla yetinip ona cemaat dedi, asıl cemaati unuttuk, gücümüz kuvvetimiz ve devletimiz gitti, dini de dünyayı da anlayamaz hale geldik, dünyevileştik, dinimizi dahi dünyalığımıza, lüksümüze, konforumuza alet ettik, sonunda din de gitti dünya da gitti elimizden. Şimdi Hz. Nûh gibi yakarıyoruz; mağlup olduk, bize yeniden zafer ver.

Hatalarımızı affet, cezamızı sil, bize merhamet eyle, bizim Mevla’mız, sahibimiz, dayanağımız sensin, aleyhimize el birlik olan küfür milletine karşı bize nusret ver. Senin uğrundaki cihadıyla, senin yolundaki şecaatiyle, mazlumlara imdadıyla bilinen bu ümmete ‘vehen’ arız oldu; dünyayı sevdikçe ölümden korkar hale geldik. Biz bilmiyoruz, sen biliyorsun; bize tekrar neye ne kadar önem vermemiz gerektiğini, neyi ne kadar sevmemiz gerektiğini merhametinle öğret. Bizi tembellikten, ataletten, miskinlikten kurtar.

Rabbimiz, dünyanın her yerinde, müminler olarak kendi ellerimizle yaptıklarımız sebebiyle perişanız, zalimlerin her çeşidi, leşe üşüşen sırtlanlar gibi bize saldırıyorlar, yakıyorlar, yıkıyorlar, öldürüyorlar, malımızı mülkümüzü gasp ediyorlar, cahilliğimizden ve güçsüzlüğümüzden yararlanıp bizi birbirimize düşürüyorlar, imha edilmemizi bile kendi içimizdeki beyinsizlere ihale ediyorlar… Rabbimiz, bize önce, üzerimize boşaltırcasına sabır ver, bizi sabit-kadem eyle, kâfirler topluluğuna karşı bize imdad eyle. Unuttuk ve hata ettik, bizi hesaba çekme, bize de öncekilere yüklediğin gibi taşıyamayacağımız ağır yükler yükleme.

Rabbimiz, sen Hakîm’sin, hiçbir şeyi boşuna yaratmadın, biliyoruz, ama bize bir imkan daha ver, bizi ateş azabından koru, çünkü biliyoruz ki, sen kimi ateşe atarsan onu rüsvay edersin, bizi rüsvay eyleme.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sevgi imandandır 29 Nisan 2022 | 289 Okunma İki olay üzerinden iki ilginç kavram 24 Nisan 2022 | 293 Okunma Şeytan nedir? 22 Nisan 2022 | 362 Okunma Teravihin hikâyesi ve tilavetin başına gelenler 17 Nisan 2022 | 821 Okunma Savrulduğumuzun farkında mıyız? 15 Nisan 2022 | 358 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar