Bir ideal ve bir hayal arasında ‘Ümenâ birliği’
Önceki yazımızda müslümanlar olarak şu anda güven ve ‘emaneti’ büyük ölçüde yitirdiğimizden söz ettik ve buna çare aranması gerektiğini söyledik. Aslında güvenin bizzat kendisi...
Önceki yazımızda müslümanlar olarak şu anda güven ve ‘emaneti’ büyük ölçüde yitirdiğimizden söz ettik ve buna çare aranması gerektiğini söyledik. Aslında güvenin bizzat kendisi konusunda daha söylenecek çok şey var, ama önce şöyle bir hayal kuralım ve onları sonraya bırakalım. Çünkü hayalini kuramadığınız şeylerin gerçeğine ulaşamazsınız.
Dürüstlük deyince akla önce ticaret geldiği için sistemimizi ticaret üzerinden kurguluyoruz. İleride bu tıp ve bilimin diğer dalları gibi alanlarda da uygulanabilir. Öyle bir sistem kuralım ki, hem bir ibadet olarak güveni yeniden tesis edelim hem diğer insanlara örnek olalım hem İslam’ın şerefini koruyup onunla şereflenelim hem de helalinden daha çok kazanalım, sonuçta da zilletten izzete çıkalım. Buna birlik, antlaşma, cemiyet, platform, misak diyebiliriz, biz şimdilik birlik diyelim. Resulüllah’ın (sa) daha peygamber olmadan önce ‘erdemler paktı’ diyebileceğimiz bir birliğe üye olması, böyle işlerin ancak çok kişinin dayanışması ile olabileceğine işaret...