Bir üslup meselesidir gidiyor

Önce şunu kabullenmeliyiz: Bizler o muhteşem medeniyetimizden, kültürümüzden, o medeniyetin yetiştirdiği marifet ehli insanımızdan, geleneğimizden, birikimimizden, sevad-ı azamımızdan...

Önce şunu kabullenmeliyiz: Bizler o muhteşem medeniyetimizden, kültürümüzden, o medeniyetin yetiştirdiği marifet ehli insanımızdan, geleneğimizden, birikimimizden, sevad-ı azamımızdan koparıldığımızdan beri çok şeyleri unuttuk, İslam ahlakından uzaklaştık. Efendi iken köle olduk, hâkim iken mahkûm olduk. O merhametli, müşfik, halim selim, hoş görülmesi gerekeni hoş gören, ama hak edene de gerekli şiddeti gösteren insan olma özelliğimizi yitirdik. Biz şu anda toplum hakkında konuşurken minicik de olsa bir İslam toplumunda durarak konuşmuyoruz. Bu yüzden bireysel İslam’ın dışına çıktığımızda hep afaki kalıyoruz.

Bazılarımız İslam’a bir bütün ve mütekâmil bir medeniyet olarak bakıp geçmişimizde var olan ve eğer medeniyetimizi yeniden kurmak istiyorsak yine var olması gereken detayları, mesela her çeşidiyle sanatı, müziği, oyunu eğlenceyi yerine oturtamıyoruz, İslam’dan kendi payımıza düşen neyse, ya da bizim dar penceremizden baktığımızda en önemli gözüken neyse onu merkeze alarak konuşuyoruz. Çoğumuz uydurma sözlere dayanarak insanları kategorize eden, suçlayan, tekfir eden bir anlayışa sahip olabiliyoruz.

Sonra hangi ortamda İslam’ın ne kadarını söylemeliyiz, öncelikler nelerdir? Mekke döneminde neden çok az hüküm vardı? Biz oraya ne kadar benziyoruz? Önce en önemliden başlamak gerekiyorsa, bizim şu anda toplum olarak en önemlilerimiz nelerdir? Bu en önemlilerin sırası da fertten ferde değişebileceğine göre tek tek insanlara anlatmamız gerekenlerle topluma anlatmamız gerekenler hangileridir? Bunları iyi seçemiyoruz. Kendimizi Asrısaadette hayal edip hüküm verebiliyoruz.

Evet, bunları itiraf edip önce kendimizden başlamalıyız, bu doğru.

Ancak burada suç sadece İslam’ı anlatanlarda değil. Karşımızda bütün dünyayı arkasına alan kapitalist, emperyalist, hazcı, ahlak tanımaz, özellikle kadın üzerinden para kazanan, çıkarlarına ters düşen kim varsa onu karalayan, ezip geçen, itibar katilliği yapan, kendileri her türlü ibahiyyeyi yaşadıkları halde dindarları kadına şiddetle, pedofili ile birlikte göstermeye sistemli olarak özen gösteren hain bir medya var. Diğer tarafta onların hedefi olmaktan korkan, aman onları kızdırmayalım diyen ezik, sinik ‘dindar’ bir kesim var.

Ayrıca din kaçınılmaz olarak var olacaksa, hiç olmazsa peygamberi mesela Mevlana olan hümanist/insancıl bir din olsun, aşk olsun, her şeyi hoş görelim, kalbimiz temiz olsun yeter, hayvanları sevelim, çiçekleri, böcekleri sevelim yeter, namazla, tesettürle, onunla bununla uğraşmayın diyen ‘tatlı su dindarları’ var.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sevgi imandandır 29 Nisan 2022 | 289 Okunma İki olay üzerinden iki ilginç kavram 24 Nisan 2022 | 293 Okunma Şeytan nedir? 22 Nisan 2022 | 362 Okunma Teravihin hikâyesi ve tilavetin başına gelenler 17 Nisan 2022 | 821 Okunma Savrulduğumuzun farkında mıyız? 15 Nisan 2022 | 358 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar