Bu nasıl bir tanrıdır, bu nasıl bir yazardır!
Alanyaspor’a ait aracın kaza yapması sonucu gayrimüslim bir futbolcu hayatını kaybetmiş. Alanya Müftülüğü de sosyal medya hesabından Müslümanın gayrimüslime rahmet ve mağfiret duasında...
Alanyaspor’a ait aracın kaza yapması sonucu gayrimüslim bir futbolcu hayatını kaybetmiş. Alanya Müftülüğü de sosyal medya hesabından Müslümanın gayrimüslime rahmet ve mağfiret duasında bulunamayacağını duyurmuş.
İnancı ne olursa olsun bir insanın talihsiz bir kaza sonucu ölmesi elbette herkesi üzer. Sporseverler ve kendi takımının taraftarı ise daha çok üzülür. Fıtrat budur, insan doğası bunu gerektirir. Böyle bir durumda sevinç gösterisinde bulunmayı vicdan kabul etmez. Zaten müftülük de böyle bir şey yapmamış. Muhtemelen birilerinin ölen sporcuya dua ve rahmet dileklerinde bulunulup bulunulamayacağını sormaları yani kendilerinden böyle bir şey istenmesi üzerine bu açıklamada bulunmuş. Söyledikleri şey İslam dini açısından yanlış değil, kesin naslarla sabit gerçeklerdir. Ne var ki, böyle bir zamanda böyle bir şey söylemenin oluşturacağı tepkiyi de hesaba katmak gerekirdi. Her doğruyu her zaman söylemek doğru olmaz. Keşke yakınlarını ve sevenlerini tabii olarak üzen bu açıklama bu münasebetle yapılmamış olsaydı. Anlaşılan burada teknik bir hata olmuş ama hatadan dönülüp telafi edilmiş.
Buna karşılık meseleyi ele alan ve ağızlarına geleni hadsizce söyleyen bazı köşe yazarlarının söyledikleri ise yenilir yutulur gibi değil. Dindarlara ya da Diyanet’e çatmak için mal bulmuş Mağribîye dönmüşler. Neler söylemiyorlar ki? Biri sokak ağzıyla, hey ben böyle müftüye, diye başlıyor, diğeri, bu nasıl bir kafadır böyle, diye racon kesiyor, öbürü de geri kalmamak için, müftülüğün duyarlı olduğu tek konu, diye vurun abalıya kervanına katılıyor.
Öyle sanıyorum ki, bu kafa yapısının malul olduğu şey, eski alışkanlıkları ile kendilerini yukarıda bir yerlerde görüp dine bile kendi keyiflerince şekil vermeye kalkışmaları ve bozuk bir tanrı anlayışı ile pervasızca Allah’ın şeriatının sabitelerine dil uzatmalarıdır. Hümanizmi tanrı sanırsanız böyle olur. Oysa bütün tanrıları Allah yaratmıştır. Fikret’in; “Beşerin böyle dalaletleri var, putunu kendi yapar kendi tapar” sözü ancak böyleleri için geçerlidir.
Diyor ki, bu nasıl bir kafadır böyle ki, şöyle diyebiliyor:
“Bir kimse hayattayken iman etmeyip küfür üzere öldükten sonra başkalarının onun için yapacağı dualar geçersiz olur ve ona herhangi bir faydası dokunmaz...”