Bu salgın koronadan da beter
Şırıl şırıl akan bir dere düşünün. Sular, taşların arasından kıvrılarak gider. Nasıl becerirler bilinmez o taşlar, suyun içindeki kirleri tozları alır üzerlerinde tutarlar...
Şırıl şırıl akan bir dere düşünün. Sular, taşların arasından kıvrılarak gider. Nasıl becerirler bilinmez o taşlar, suyun içindeki kirleri tozları alır üzerlerinde tutarlar, yapışır kalır. Sonra bir diğeri, bir diğeri derken taşın üzerinde milimetreden ince kaygan bir kil oluşur. Bazen küçük yosunlar biter, çoğalır ve onca akan su onları söküp temizleyemez. Ancak taşı çamuru birbirine katan hızlı bir sel gelirse taşlar o zaman temizlenir ama ardından bu süreç yeniden başlar.
Günahlarımızın kalbimizi, dolayısıyla da hislerimizi etkilemesi de böyledir. Bir günah, bir daha, derken onların tortuları duygu cidarlarına yapışır kalır da artık onca günaha rağmen biz onların farkında bile olmayız. Buna hissedişin yitirilmesi anlamında ünsiyet ya da ülfet diyorlar. Günahlara karşı ünsiyetin oluşmasıyla onlara alışma, onları kanıksama ve artık onlardan rahatsız olmama hali oluşabileceği gibi, yaptığımız ibadetlere karşı da kanıksama oluşabilir ve onlar da...