Cemaat, fırka ve fırak-ı dâlle
Cemaat ve fırka konusunda birkaç kez yazdım. Yeni bilgilerle tekrar yazma lüzumu hâsıl oldu. Konuyu bu bilgiler ışığında bir kez daha özetlemek istiyorum.İslam cemaat dinidir ve Allah’ın gücü cemaatle...
Cemaat ve fırka konusunda birkaç kez yazdım. Yeni bilgilerle tekrar yazma lüzumu hâsıl oldu. Konuyu bu bilgiler ışığında bir kez daha özetlemek istiyorum.
İslam cemaat dinidir ve Allah’ın gücü cemaatle beraberdir. İslam’da cemaatler yoktur, o tek bir cemaattir, el-cemaah. Meşru yönetim ve onun ehlül-hal vel-akdi, yani danışma meclisi, şurası olan ulema merkezli ümmet, bir bütün olarak cemaattir. Bu meclis, bağlayıcılığı olmayan sade bir danışma meclisi değildir. Kararları hem yönetimi hem de müslümanları bağlar. Buradaki âlimler tek bir grubun, bir mezhebin âlimi değil, İslam’ın ve ümmetin âlimleridirler. Bunlar cumhuru yani Resulüllah’ın uymamızı istediği sevad-ı azam’ı oluştururlar. Onlara rağmen bir İslam, onlara rağmen bir mezhep ya da meşrep olmaz. Olursa fırka olur.
Cemaatin dışında iki türlü oluşum düşünülebilir
Bir. İlmiyle ve ahlakıyla sevilen ve sayılan müderris, muallim, şeyh ve kanaat önderlerinin etrafında insanların bilgilenmek ya da ahlaklı yaşamayı öğrenebilmek için toplanması durumu. Buna mektep, meşrep gibi bir ad verebiliriz. Cemaate bağlı olduğu, bilgide ve yönetimde son kararın oradan olması gerektiğini kabul ettiği, doğruları ve yanlışları, Resulüllah’ın emri istikametinde sevad-ı azama göre belirlediği sürece bunda bir sakınca yoktur, hatta bunlar kaçınılmaz olarak gereklidir. Anlaşılacağı üzere, bu çerçevede olan, yani Kitaba ve Sünnete bağlı bulunan tarikatları da böyle saymamızda bir sakınca yoktur.
İki. Tek doğrunun kendilerinin olduğunu sanan, söylemleriyle, kılık kıyafetiyle, hatta virdi ve ibadet şekilleriyle farklı olmaya, farklı görünmeye çalışan, akidelerinde Ehlisünnete uymayan unsurlar bulunan, cumhuru ve sevad-ı azamı oluşturan ulemayı kabul etmeyen gruplar. Bunlar cemaat değil fırkadırlar. Kuranıkerim ve Sünnet-i seniyye ise fırka olmayı fırkacılık yapmayı şiddetle yasaklamıştır. Bütün fırkalar cehenneme götürür.
Bu noktada şimdiye kadar ‘cemaat’ dediğimiz ‘The Cemaah’yı tekrar düşünürsek böyle bir cumhuru kabul etmediklerini, hatta kendileri dışındaki İslam’ın bütün mektep ve meşreplerini, hem de gayrı ahlaki ve gayrı şeri yollarla yok etmeye çalıştıklarını görürüz. O kadar ki, bize göre İslam’ın yeniden uyanma döneminin en sağlam ve ümmeti yani İslam cemaatini kurma yolunda en donanımlı oluşumu olan ‘İhvan-ı Müslimîn’e karşı tavır aldılar, terör örgütü ilan edilmesine destek verdiler, Sisî’nin yanında yer alıp onların öldürülmelerine fetva veren Mısır Müftüsü Ali Cuma’yı taltif ettiler göklere çıkardılar. Ama Allah da onları misliyle cezalandırdı. Böylece cemaat değil fırka olduklarını anladık. Sadece bu durum bile onların bir proje olduğunu göstermeye yeter.