Gençlere diyecektim ki
Gençler, sizler on üç on dört, bilemediniz on beş yaşınızdan itibaren artık çocuk olmadığınızı bilmelisiniz. İslam akil baliğ olduğunuz yaşınızdan itibaren sizi tam bir mükellef...
Gençler, sizler on üç on dört, bilemediniz on beş yaşınızdan itibaren artık çocuk olmadığınızı bilmelisiniz. İslam akil baliğ olduğunuz yaşınızdan itibaren sizi tam bir mükellef sayıyor. Kısıtlılığı/hacri gerektiren sefeh hali bulunmadıktan sonra artık tam bir kişisiniz, tam bir eda ehliyetine sahipsiniz. Seçebilir, seçilebilirsiniz, en ehil olan sizseniz yönetebilirsiniz. Büyüklerin aldığı her türlü sorumluluğu, her türlü kararı alabilirsiniz.
İslam doğallık dinidir. Mademki, bu yaşta biyolojik olarak, hayatınızın sonuna kadar değişmeden devam edecek farklı bir safhaya giriyorsunuz o halde yaşlılardan tek farkınız sadece bilgi ve tecrübe eksikliğiniz olabilir. Onu da büyüklere sorarak halledersiniz. Demek ki, yaşlılara ihtiyacınızın olduğunu da bilmelisiniz. Oysa ehliyet ve yükümlülükler belli sınırlara bağlıdır. Gençlik, olgunluk ve yaşlılık sadece kronolojik bir sıralamadır. Bizim eğitimimizin en olumsuz yönü gençleri doktora sonuna kadar ‘öğrenci’ diye isimlendirip onlara hep çocuk psikolojisi yaşatmasıdır. Adam olduğunuzu bilin ve sorumluluk almaktan çekinmeyin. Büyükleriniz de size güvensinler ve sorumluluk versinler.
Böyle rasyonalist, ehli keyif, hazcı, dünyevi bir toplumda çok okumadan hakikati bulamazsınız ve Müslümanlığınız sürdüremezsiniz. İslam’ı internetten, medyadan ve televizyon hocalarından öğrenmeye kalkışmayın. Bunu ancak seçici, düzenli ve usule dayalı bir okuma ile başarabilirsiniz. Her kafadan bir sesin çıktığı, şeytanların ha bire soru üretip kafa karıştırdığı bir ortamda toplama bilgilerle ne kendinizi ikna edebilirsiniz, ne de başkasına yardımınız olur. Oysa sizin her birinizin omuzlarınızda on binlerce ümmet ferdinin yükü vardır. Bu sorumluluğu az bilgi ile yerine getiremezsiniz.
Okumalarınız merkezden başlamalıdır. Kuranıkerim’i ve Resulüllah’ın hayatını çok iyi bilmelisiniz. Dinin temel meselelerini, olmazsa olmazlarını tam yerleştirmeden başka alanlarda okumanız İslam’ı saf şekliyle anlamanızı zorlaştırır. Ağır felsefeyi de ileri seviyelere bırakmalısınız. Ta ki İslam’ı öğrenip felsefeyi onunla değerlendirebilesiniz, felsefeyle İslam’ı değil. Başlangıçta felsefe ihtiyacınızı düşünce ağırlıklı kitaplarla karşılamalısınız. Onlar da felsefenin başlangıcı sayılır.
Bu temel okumaları yapamazsanız ya İslam’dan uzaklaşıp, şüpheciliğe ve deizme kayarsınız ya da ideolojik İslam çeşitlerinden birine saplanır kalırsınız. Sonra insanları tekfir ve tadlil edip tefrikaya sebep olursunuz. İdeolojik İslam’la kastımız şudur: Ülkemizde olduğu gibi bazı gruplar İslam adına onun sadece bazı hükümlerini kendi arzularına ve kendi kalburlarına göre seçip kendi akıl ve düşünceleriyle bir İslam anlayışı oluşturuyor ve o seçtikleri parçalar dışında İslam’ın olmadığını düşünüyorlar.
Nefisle olan savaş kazanılmadan diğer savaşların kazanılamayacağını bilmelisiniz. Bunun için de ayrıca bilgiye ve sabra ihtiyacınız var. Sabırda Hz. Nûh gibi, kafanızdaki ve etrafınızdaki putları kırmada Hz. İbrahim gibi, İslam’ın hükümlerine teslimiyette Hz. İsmail gibi, iffette Hz. Yusuf gibi, davette, hikmette, cihadda, dostluk ve sadakatte Resulüllah (sa) gibi, dayanışmada Ashab-ı kehf gençleri gibi, kardeşlikte Ensar ve Muhacir gibi olmalısınız.