Hayatımızdaki dengeyi Kuranıkerim’le kurabilir miyiz?
Hayatımızda bir dengesizlik olduğu açık. Denge, yani her şeyi kıvamında yapmak.Dünyada insandan başka denge bozucu bir varlık yoktur. Bütün varlıkların bir denge ile varoluşlarını sürdürmeleri bir...
Hayatımızda bir dengesizlik olduğu açık. Denge, yani her şeyi kıvamında yapmak.
Dünyada insandan başka denge bozucu bir varlık yoktur. Bütün varlıkların bir denge ile varoluşlarını sürdürmeleri bir yana, hepsi dengeyi korumak için çalışır. Bu durum bile başlı başına Allah’ın gücünü ve yaratmasındaki hikmeti ortaya koymaya yeter. Sadece havadaki oksijen ve azot dengesi azıcık bozulsa hayat diye bir şey kalmaz. Sırf insandır ki, kendi dengesini de dünyanın dengesini de bozar. Çünkü iradesi olan ve gücü nispetinde dilediğini yapabilen tek varlık insandır.
Kuranıkerim’in kâinattaki dengeden çokça söz ettiğini hepimiz biliyoruz.
‘Biz her şeyi bir ölçü ile yarattık’, ‘Güneş de Ay da çok dakik bir hesapladır’, ‘Allah göğü yükseltti ve mizanı/ölçü ve dengeyi koydu, ta ki, ölçme ve dengelemede yanlış yapmayasınız. Denkliği sağlam yapın, dengeyi bozmayın’. ‘Biz gönderdiğimiz her elçimizi açık delillerle göndermiş, her birine hem kitap hem de mizan/ölçü vermişiz’. Allah bu ümmetin temel vasfının vasat bir ümmet olması olduğunu da söyler. Vasat, yani uçlar arasında dengeli bir orta yol.
Mizan vezinden gelir, tartma ve dengeleme demektir. Teraziye de mizan denir. Hukuk da mizandır. Dilimizde terazi mizan kurulacak ifadesi vardır. Aslında terazi kelimesi de karşılıklı rızalaşma demektir ve yine bir dengeyi ifade eder. İki tarafın da kabul edebileceği bir orta çizgiyi anlatır. Allah Yahudi ve Hıristiyanları, ‘ey Ehlikitap, dininizde haddi aşmayın’ diye uyarır. Çünkü bu her iki din mensupları da Allah’ın koyduğu dengeyi bozdular. Ya bir beşeri/İsa’yı ilah gördüler, ya da Allah’ı eksik bildiler. Ya dünyayı büyütüp ahireti yok saydılar, ya da dünyayı terk edip ruhbanlık yaptılar.
Resulüllah (sa) ‘Sizin hayırlınız, ne ahireti için dünyayı terk edeniniz, ne de dünyası için ahireti terk edeninizdir. Aksine her birine gereği kadar değer vereninizdir’ (İbn Mace) buyurmuştur.