‘Kuran pasajlarının ve Hadis varyantlarının kognitif hermeneutiğine giriş’
İki hafta önce İlim Yayma Vakfı’nın desteği ve teşvikinde, faaliyetlerine ‘Tefsir Akademisi’ adını veren genç tefsirci arkadaşlarımızın düzenlediği uluslararası bir sempozyuma...
İki hafta önce İlim Yayma Vakfı’nın desteği ve teşvikinde, faaliyetlerine ‘Tefsir Akademisi’ adını veren genç tefsirci arkadaşlarımızın düzenlediği uluslararası bir sempozyuma katıldım. Bütün dünyada yapılan ve yapılmakta olan tefsir tezlerini tartıştılar, biz de iftiharla izledik. Tarafları tebrik ediyorum.
Bu vesile ile uzun zamandır yazsam diye düşündüğüm bir mesele orada tekrar gündemime geldi. Bu başarıya halel vermeyecek şekilde bu yaygın meseleye de değinmek istiyorum. Aslında söze belki de ‘Tefsir Akademisi’ tamlamasından başlamamız lazım, acaba bu iki kelime birbiriyle anlaşabilirler mi diye? Ama bunu bırakalım.
Sevdiğim bir tefsir Profesörü arkadaşım sempozyumdaki sunumuna şuna benzer bir cümle ile başlayınca bana biraz giran geldi: ‘Kuran ilk vahyedildiğinde kognitif bir mesele olarak özne ile özne arasındaki bir iletişimdi. Sonrasında ise özne ile süje arasında bir iletişime dönüştü…’ ve arkadaşım konuşmasına bu minval üzere devam etti. Böyle bir dili İslamî ilimlerde ihtisas yapmış daha pek çok arkadaşımız da kullanıyor. Biz yapamayız ama birilerinin bunun ‘psikoanalizini’ yapmasında yarar var.
Eğer bir tefsirci vahyi ve tefsiri böyle sunarsa, Kuranıkerim’deki teşbihlere metafor, ayetlere pasajlar derse, hermenötik, tarihsellik, tarihselcilik gibi kavramları merkeze alırsa o olsa olsa Kuranıkerim’i anlaşılmak zorunda olan bir nesne, beşer sözü olan bir metin olarak görüyor demektir.
Kelamcımız Kelam ilminden söz ederken meramını teolojik ekoller, inanç, kongnitif, metafizik, yazgı gibi kavramlarla anlatırlarsa imanı ve İslam’ı değil, sadece Batının anladığı inancı ve religion’ı anlatmış olur.
Fıkıhçı arkadaşımız İcma yerine konsensus, mezhep yerine ekol, hukuk ekolü, içtihatlar bütünü yerine doktrin derse, normatif düzenleme, kodifikasyon diye anlatmaya başlarsa, o fıkıh diye olsa olsa J. Schacht’ın anladığı İslam Hukukunu anlar, yani fakih olamaz.