Mesele, dünyaya sahip olma değil, ona kul olmama meselesi
Dünya ahiret dengesinin ayarı çok zor, ama kesin olan şu:Dünyaya gereken değeri vermemiş olanın ahiretini kazanması da zordur. Tarihte maddi gücü olmayan milletler yok olup gitmişlerdir. Müslümanların izzetle...
Dünya ahiret dengesinin ayarı çok zor, ama kesin olan şu:
Dünyaya gereken değeri vermemiş olanın ahiretini kazanması da zordur. Tarihte maddi gücü olmayan milletler yok olup gitmişlerdir. Müslümanların izzetle yaşadıkları zamanlar dünyaya sahip oldukları zamanlardır. Bunu kaybettikleri andan itibaren izzetleri zillete dönüşmüştür. Kötü olan şey, müminin dünyaya sahip olması değil, dünyanın mümine sahip olması, yani dünyevileşme, dünya için yaşamadır. Bu noktada fert ile toplumun ya da devletin tavrını ve görevlerini birbirinden ayırmak gerekir. Ferdin hep azla yetinmesi kanaatkâr olması makbuldür, ama toplumun ve devletin böyle olması müslümanları mağdur eder. O halde hayatta kalmak isteyenler dünyaya sahip olmak zorundadırlar. Kuranıkerim ifadesiyle müminlerin kıyamı için mal mülk ve servetleri olmalıdır.
Bugün dünyaya sahip olabilmenin en önemli aracı bilimdir. Bilimi, bilim adamları ve akıllı yönetimler üretir. Batılıların tahrip ettikleri Irak’ta, Suriye’de ve diğer müslüman ülkelerde özellikle bilim adamlarını hedef almaları, öldürmeleri ya da tehcir etmeleri onlara bu imkânı vermemek içindir.
Bununla birlikte ferdin sırf dünya için yaşıyor olması ahireti, yani asıl hayatı elden çıkarması, kaybetmesi anlamına gelir. Hem dünyayı elde edebilme, hem ahiret için yaşama gerçek mümin olabilmenin sihirli denge noktasıdır. Bunun için bilgi, iman takviyesi ve heyecan gerekir. Bunu da kişiler tek başlarına oluşturamazlar.
O halde dünyasız izzet, şeref ve özgürlük olmuyor, ahireti de kazanmamız gerekiyorsa bu denklemin çözümünü bulmalıyız. Bunu başardığımız zamanlar varsa o şartları yeniden incelemeliyiz.
Ama bu dengede şu ilahi beyanları da doğru anlamalıyız: