Oruç muhasebesi
Gazali’nin İhya’sından ‘Orucun sırları’ bahsini Ramazanın sonuna doğru bir kez daha okudum. Araya bazı açıklayıcı cümleler de koyarak onun söylediklerini özetlemek istiyorum. Eminim ki, onun...
Gazali’nin İhya’sından ‘Orucun sırları’ bahsini Ramazanın sonuna doğru bir kez daha okudum. Araya bazı açıklayıcı cümleler de koyarak onun söylediklerini özetlemek istiyorum. Eminim ki, onun söyledikleri bizim söyleyeceklerimizden daha faydalıdır.
‘Hadisi şerifte sabır imanın yarısıdır, denmiş, oruç da sabrın yarısıdır buyurulmuştur. Buna göre oruç başlı başına imanın dörtte birine denk demektir. Kuranıkerim ifadesiyle ‘sadece sabırlılar ecirlerini hesapsız olarak alacaklardır’ (Zümer 10) buyrulduğuna göre oruçlunun ecrinin/ücretinin ne kadar büyük olduğu anlaşılmış olur.’
Buna rağmen ne yazık ki, bugün oruç tutabilecek pek çok mümin sırf tembellik, belki biraz da iman zaafı sebebiyle oruç tutmadı. Buna karşılık oruç tutmama özrü bulunan pek çok insan da özrüne rağmen oruçtan mahrum kalmayı büyük bir kayıp saydı ve oruç tutu.
Şu kuralı bir kez daha hatırlayalım: Bir mümin mazereti yokken oruç tutmazsa, İslam’ın en temel ibadetlerinden birini terk etmiş olmakla büyük bir günah işlemiş olur. Ama oruç tutmamayı açıktan yapar ve bunu herkese göstermekte bir sakınca görmezse bu hali bir bakıma orucu hafife alma ve meydan okuma anlamına gelebileceği için küfre kadar gidebilir. Görünen o ki, bu durum gittikçe daha büyük bir fitne ve musibet halini aldı. Oysa müminin oruca ve oruç tutanlara saygı için açıktan oruç yememesi bile ona bir sevap ve değer kazandırır.
Zamanımızın en büyük musibetlerinden biri, haddinden fazla yemek yemedir. Bunu bir hadisi şerife dayanarak bazılarının normalin yedi kat fazlasını yedikleri şeklinde anlayabiliriz
Gazali orucu üçe ayırır: