Ulema ve ümera
Dedik ki, İslam’ın cemaat dediği şey meşru yönetim/ulü’l-emr ve etrafındaki âlimlerdir. Fırka cemaatten ayrılan, tek kişinin düşünce ve görüşleri etrafında toplanan şaz gruplardır....
Dedik ki, İslam’ın cemaat dediği şey meşru yönetim/ulü’l-emr ve etrafındaki âlimlerdir. Fırka cemaatten ayrılan, tek kişinin düşünce ve görüşleri etrafında toplanan şaz gruplardır. Bu grupların akidesinde Ehlisünnet ve’l-cemaate aykırı inanışlar bulunursa o fırka fırak-ı dâlleden olur. İslam âlimleri ve muhaddisler fırak-ı dâlleden ya da kendi fırkasının propagandasını yapanlardan hadis, yani din bilgisi alınmayacağını söylemişlerdir. Resulüllah Efendimiz (sa) cemaatten ayrılanlar için ‘kim ayrılırsa cehenneme ayrılmış olur’, ‘her yan yolun/fırkanın başında bir şeytan vardır kendi yoluna çağırır’, ‘Cemaat yoksa bütün fırkaları terk edin ve kendi halinizde yaşayın’ buyurur.
Bunları yazmıştık. Şimdi birkaç ayeti kerimeye dikkat çekip bu baş belası fırkacılıktan kurtulmanın çaresini aramaya çalışacağız.
‘Allah’ın ipine cemaat olarak sarılın, fırkalaşmayın’ (3/103).
‘Siz de kendilerine açık deliller geldikten sonra ihtilafa düşüp fırkalaşanlar gibi olmayın. Onlara çok büyük bir azap vardır’ (3/105).
‘İşte benim sıratı müstakimim. Ona uyun, yan yollara girmeyin, onlar sizi benim yolumdan ayırıp fırkalaştırırlar’ (6/153). Sıratı müstakim ve yan yollarla ilgili çok ilginç bir hadisi şerifi daha önce yazmıştım.
‘Ey Muhammed, dinlerini fırkalara ayırıp hizip hizip olanlarla senin hiçbir alakan olamaz’ (6/159).