AB’siz nereye?
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olma meselesi çeyrek asırdır devam eden bir tartışma.Birliğe, Türkiye’den çok sonra müracaat eden onlarca ülke üye olduğu hâlde Türkiye’nin durumu...
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olma meselesi çeyrek asırdır devam eden bir tartışma.
Birliğe, Türkiye’den çok sonra müracaat eden onlarca ülke üye olduğu hâlde Türkiye’nin durumu belirsizliğini koruyor. Ülkemizin AB’ye üye olmasını istemeyen içeride ve dışarıda çok sayıda kişi ya da grup vardır. Ancak en büyük engel, bizzat Türkiye’yi idare edenlerin ortaya koydukları tavır oluyor. Bu tavrı, bindiği dalı kesmek ya da kendi ayağına kurşun sıkmak olarak târif edebiliriz.
En başta ifade edelim ki bu hadiseye “Birinci ve İkinci olarak târif edilen iki farklı Avrupa var” penceresinden bakmayanlar bu meseleyi millete izah etmekte zorlanır. İdareciler de ekseriyetle bu pencereden bakmadığı için Avrupa denilince sadece kötülükler ve fenalıklar akla geliyor. Dolayısıyla AB’ye üye olunursa Avrupa’daki kötülükler ülkemize gelir, dinimizden diyanetimizden koparız gibi yersiz bir kanaat ortaya çıkıyor. Oysa “Birinci Avrupa” ile “İkinci Avrupa”nın farklı olduğu, Türkiye’nin “Birinci Avrupa” ile birlik kurması gerektiği ortaya konulsa mesele hallolacak.