Çağın gerisinde kalmış sistem
Ümitsizliğin hatıra gelmesini istemeyiz, ama pek çok konuda sıkıntılar yaşandığını da görmek durumundayız.Dertlerimizi sıralayacak olursak, liste uzayabilir. “Battı balık yan gider” de...
Ümitsizliğin hatıra gelmesini istemeyiz, ama pek çok konuda sıkıntılar yaşandığını da görmek durumundayız.
Dertlerimizi sıralayacak olursak, liste uzayabilir. “Battı balık yan gider” de diyemeyeceğimize göre, hastalıkları tedavi edip, problemleri ortadan kaldırmak için elbirliğiyle çalışmalıyız.
Dert deyince eğitimin akla gelmemesi de mümkün değil. Bazı ülkelerin toplam nüfusu kadar öğrencinin eğitim gördüğü bir ülkede, problemlerin olması tabiîdir. Yanlış olan, problemleri görmemek ve çare aramamaktır.
Eğitimden bahsedip öğretmenlerin dertlerinden bahsetmek de olmaz. Sistem o kadar sıkıntılarla içi içe ki, “Bir dokun, bin ah işit” misali bir tablo ile karşı karşıyayız. Bir yanda tayin olmayı bekleyen onbinlerce öğretmen, öte yanda boş geçen dersler. Sistem, topyekûn ele alınmak durumunda.
İş dünyası da eğitim sisteminin meyvelerini toplayamadığından dolayı şikâyetçi. Bir yanda işsizlik, bir yanda kalifiye işçi, kaliteli eleman azlığı. “Nereye el atılsa, elde kalır” bir hal var. Yıllardan beri dinlediğimiz, “Üniversite ve sanayi işbirliği hedefi”ne de ulaşılmış değil. Diplomalı gençlerin ömürleri, iş aramakla geçiyor. İki taraf da haklı: İşveren, “Ben diplomaya değil, yapacağı işe bakarım” diyor. Diplomalı genç de, “Bu kadar okuduk, iyi maaşlı bir iş hakkım değil mi?” tavrında. Tabloyu görenler de, “Hepiniz haklısınız” demekten başka çare bulamıyor.