Ekonomi ile gelen...
Ekonominin ön plana çıkması ve her şeyin para ile ölçülmesine prensip olarak itiraz ederiz ve ediyoruz.Ancak, yıllardan beri uygulanan yanlış eğitim politikaları sebebiyle de geniş kitlelerin pek çok konuda ekonomiyi...
Ekonominin ön plana çıkması ve her şeyin para ile ölçülmesine prensip olarak itiraz ederiz ve ediyoruz.
Ancak, yıllardan beri uygulanan yanlış eğitim politikaları sebebiyle de geniş kitlelerin pek çok konuda ekonomiyi ölçü aldığını da görüyoruz. Yanlış bir tercih, ama Türkiye’nin gerçekleri böyle...
Siyasî partiler de bunu gördüğü için, vaadlerinin başına ekonomi ile ilgili olanları almışlar. Hangi siyasetçi meydanlara çıkıp da, “Uygulayacağımız eğitim politikalarıyla çocuklarınızı kitap dostu yapacağız. Bizim devrimizde ve dönemimizde her ilde, her ilçede 24 saat açık kütüphaneler olacak. Her fabrikaya bir kütüphane açacağız. Kitapta vergileri indirip, fazlaca teşvik vereceğiz. Yazanları, okuyanları destekleyeceğiz” diyor?
Demiyor ve demez. Çünkü böyle vaadler en azından bu gün için oy/rey getirmez. Peki, Türkiye okuyana ve okutana değer veren bir ülke olsa, çok daha iyi olmaz mı? Vatandaş da okumayı ve okuyanı temelde sevse de, para getirmeyen bir iş olduğu için çok da tercih etmez. Maalesef tablo bu.
Ekonomideki cazip vaadler ve iyilikler iktidar getirdiği gibi, krizler de iktidarları götürür. Geçmiş yıllarda da bu böyle oldu, muhtemelen önümüzdeki yıllarda da böyle olacak. Kültür ve eğitim politikalarının iktidar getirmesi ve iktidar götürmesi arzu edilir, fakat Türkiye için böyle bir zemin yok.