Fikrini açıkla(ya)mayan öğretmen olur mu?
Devlet memurları arasında en dertli olanlardan biri de öğretmenlerimizdir.Bir taraftan veliler, bir taraftan devlet idarecileri, bir taraftan da öğrenciler öğretmenlerimizi eleştirir. Elbette her eleştiride bir haklılık payı...
Devlet memurları arasında en dertli olanlardan biri de öğretmenlerimizdir.
Bir taraftan veliler, bir taraftan devlet idarecileri, bir taraftan da öğrenciler öğretmenlerimizi eleştirir. Elbette her eleştiride bir haklılık payı vardır, ama “Vur, fakat dinle” prensibi gereği öğretmenlere de kulak vermek, onların sıkıntılarını da dinlemek, bilmek ve çare bulmak durumundayız.
Asıl problem eğitim sistemini bir bütün olarak ele almamaktan kaynaklanıyor. Sadece öğretmenlerin sıkıntılarına çare arayarak eğitim sistemini düzeltmek mümkün değil. Hele hele meseleye sadece maddî imkânlar noktasında bakmak kadar yanlış bir tercih olamaz. Elbette öğretmenlerin öncelikli olarak maddî sıkıntıları çözüme kavuşturulmalıdır, ama mesele sadece ‘para’ da değildir.
12 Eylül 1980 darbesinin bir ‘hediyesi’ olan Öğretmenler Günü’nün eğitim sisteminin dertlerini tartışmak için vesile olması önemli. Öğretmenlerin dertlerini en iyi öğretmenler bilir. Bu sebeple öğretmenlere söz hakkı vermek icap eder. Öğretmenleri temsilen Eğitim-İş’in yaptığı anketten çıkan neticelere bakmakta fayda var. İşte bazı rakamlar: