İnsan haklarının yanında dur!
Ne yazık ki hak, hukuk ve adalet taleplerinin dile getirilmesinden rahatsızlık duyanların olduğu bir dünyada yaşıyoruz.Çok özür dileriz, ama bu taleplere karşı “Hak, un değirmeninde olur” diyen ya da o şekilde...
Ne yazık ki hak, hukuk ve adalet taleplerinin dile getirilmesinden rahatsızlık duyanların olduğu bir dünyada yaşıyoruz.
Çok özür dileriz, ama bu taleplere karşı “Hak, un değirmeninde olur” diyen ya da o şekilde davrananlara dahi rastlanıyor. Oysa “Hak haktır; küçüğe, büyüğe, aza, çoğa bakılmaz” önemli bir düsturdur. (Kastamonu Lâhikası, s. 112)
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan da “Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Sisteminin Desteklenmesi Ortak Projesi” çerçevesinde İstanbul’da gerçekleştirilen konferans ve yuvarlak masa toplantılarının açılışında yaptığı konuşmada önemli tesbitlerde bulunmuş. Bu tesbitlere bakınca “Keşke bu tesbitler uygulansa ve Türkiye sıkıntıları geride bıraksa” demekten başka ne yapabilir ki?
Devletin temel amaç ve görevlerinden birinin kişilerin temel hak ve hürriyetlerini sınırlayan engelleri ortadan kaldırmaya çalışmak olduğunu hatırlatan Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan, ünlü Fransız düşünür Jacques Derrida’nın, 11 Eylül’den [2001, Amerika’daki İkiz Kule saldırısı] hemen sonra verdiği bir röportajda “Her zamankinden daha çok insan haklarının yanında durmalıyız. Zira insan haklarına ihtiyacımız var” dediğini aktarmış.
Arslan, şunları da söylemiş: “İnsan haklarının öznesi eşrefi mahlûkat olan, yaratıkların en değerlisi, en şereflisi olan insandır. İnsan hakları, insanın sadece insan olmasından dolayı sahip olduğu haklardır. Tam da bu anlamda Mevlânâ Celâleddin-i Rumî, yüz yıllar önce insanın evrendeki merkezi yerini şöyle ifade etmiştir: ‘Cihanın aslı temeli sensin. Cihan, senin yüzünden yaratılmıştır.’ İnsanın ve haklarının bu merkezi değerine ve önemine rağmen özellikle 11 Eylül’den sonra güvenlik kaygısı tüm dünyaya dalga dalga yayılmış, bunun sonucunda da yine özellikle Batı’da İslamofobik davranışlar yaygınlık kazanmıştır.”
2001 ve 2004 Anayasa değişikliklerine atıf yapan Zühtü Arslan, bunları ‘çok radikal’ değişiklikler olarak yorumlamış. Aynı şekilde 2010 yılında tanınan ‘Anayasa Mahkemesi’ne bireysel