İyi de sorumlusu kim?
Adalet sistemindeki sıkıntılar artık gizlenemez bir hal aldı.Aylar önce ifade edildiği üzere “At izi ile it izi birbirine karışmış” durumda. Gözaltına alınan, tutuklanan, ihraç edilen ve bir şekilde...
Adalet sistemindeki sıkıntılar artık gizlenemez bir hal aldı.
Aylar önce ifade edildiği üzere “At izi ile it izi birbirine karışmış” durumda. Gözaltına alınan, tutuklanan, ihraç edilen ve bir şekilde itham edilen binlerce kişi mağdur olduğunu ifade ediyor. Tutuklanan ya da gözaltına alınan bazı kişilerin bir şekilde serbest kalması, şartlar aynı olduğu halde kimilerinin de tutuklu halinin devam etmesi sadece milletin değil, idarecilerinin de aklını karıştırmış durumda.
Tekraren ifade edelim ki arzu edilen şey, adaletin tam olarak tecelli etmesidir. Eşi dostu olanların serbest kalması, olmayanın hapse atılması adaletsizliğin en büyük delili olur. “Böyle mi oluyor ki?” sorusunun cevabı, iktidar cenahında olanların ifadeleriyle de sabit. Bu yöndeki tesbitlerin bir kısmını hatırlayalım:
Ahmet Taşgetiren: “On binlerce insan tutuklu durumda. Yüz bini aşkın insan da ya kamuda ihraç edilmiş ya da açığa alınmış durumda. Oysa içerdeki insanların bir kısmının henüz iddianamesi bile yok, ihraç edilen ya da açığa alınanların ne ile suçlandıkları net değil. (...) Adalet olsun. Adalet mülkün temelidir. Geciken adalet olmasın. OHAL Komisyonu “işin komisyona havalesi” gibi bir formüle dönüşmesin. Mazlûmiyet oluşmasın. Mazlûmiyetin telâfisi çok zor. Yüreklerde açılan yaranın en çok duâları etkileyeceğini unutmamak lâzım.” (Star g., 11 Haziran 2017)