Kabahat kimde?
Türkiye’nin bir derdi de şehirlerin plansız büyümesi ve zamanla yaşanmaz hale gelmesi, getirilmesidir.Bu noktada en çok şikâyet edilen şehir İstanbul’dur. Geçmiş yıllarda sadece bir bölgede...
Türkiye’nin bir derdi de şehirlerin plansız büyümesi ve zamanla yaşanmaz hale gelmesi, getirilmesidir.
Bu noktada en çok şikâyet edilen şehir İstanbul’dur. Geçmiş yıllarda sadece bir bölgede yoğunlaşan ‘kule/bina’lar artık İstanbul’un dört bir yanını sarmış durumda.
Garip olan şu: Bugünkü durumdan sadece muhalefet ya da İstanbul’da yaşayanlar değil; iktidar mensupları ve bakanlar da şikâyetçi. Hatta başbakan ve cumhurbaşkanı dahi İstanbul’un silüetini bozan yüksek binalardan dolayı müteahhitleri millete şikâyet ediyorlar.
Başbakan Binali Yıldırım’ın İstanbul Eminönü’ndeki Sepetçiler Kasrı’nda düzenlenen Şehrin Mimarları Buluşması toplantısında yaptığı konuşma bir itirafname gibi: “Medeniyetimizin izlerini taşıyan büyük şehirlerimize baktığımızda, İstanbul, Edirne, Bursa, Konya gibi şehirlerimizde maalesef imar rantıyla geçmişin değerlerinin büyük bir savaşım içinde olduğunu görüyoruz, ama ne yazık ki geçmişimiz, medeniyetimiz imar rantına her geçen gün yenik düşmekten kurtulamıyor.” (aa.com.tr, 11 Kasım 2016)
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2017 bütçe görüşmelerine Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin İstanbul’a dair tesbitleri de başka bir itiraf. Belediyelerin kentsel dönüşümü yanlış anladıklarını, yoğunlukları iki kat arttırarak bu gidişle İstanbul’un nüfusunu 30 milyona çıkarıp yaşanmaz hale getirileceğini söyleyen Özhaseki, Topkapı-Zeytinburnu hattındaki ‘Yedikule Bostanları’nın yapılaşmasıyla ilgili itirazlar karşısında da “Orada da yapılaşma olur mu ya! Lânet olsun! (Müteahhitleri kastederek) Lânetliyorum böyle adamları ya!” demiş.