Övünelim de çalışmaya da vakit kalsın!
Ciddî ve tedavisi zor bir övünme ya da hamaset hastalığına tutulduğumuz her halde inkâr edilemez.Bunun başka sebepleri de olabilir, ama kanaatimizce ilk okuldan son okula kadar herkese, hepimize enjekte edilen “Dünyaya bedeliz”...
Ciddî ve tedavisi zor bir övünme ya da hamaset hastalığına tutulduğumuz her halde inkâr edilemez.
Bunun başka sebepleri de olabilir, ama kanaatimizce ilk okuldan son okula kadar herkese, hepimize enjekte edilen “Dünyaya bedeliz” sloganı ve anlayışı bu neticeyi doğurmuştur.
Geçen gün otobüs durağında beklerken şoförle bir yolcunun hareretli sohbetine mecburen kulak misafiri olduk. Şoför ne dediyse yolcuda bir övünme alevi tutuştu. Amerika’dan başladı, Almanya’dan ta Japonya’ya kadar herkesin ülkemizi kıskandığını ‘delilleriyle’ anlatmaya başladı. Yetmedi, “Bir savaş olsa hepsini mahvederiz. Bizde ne silâhlar var kimse bilmez. Mekanikte kimse elimize su dökemez. Sanayimiz çok sağlam, demirden adam yapan ustalar var” benzeri cümleleri sıraladı.
Derken araba hareket etti ve aynı otobüse binince biz de hafiften çıkıntılık yaparak, “Kusura bakmayın, ama her hâlde bizim bilmediğimiz bir yerden bahsediyorsunuz” dedik. Yol arkadaşımız, “Yok ben sanayide çalışıyorum. Ben her şeyi biliyorum, bizde neler var neler kimse bilmez” demeye devam etti.