‘Yol’a değil, ‘yanlış’a karşıyız
Karadeniz, iş ve politika dünyasına çok sayıda kişi kazandırmış olarak siyaseten önde görünse de bazı noktalarda mahrumiyet bölgesi sayılabilir.Engebeli arazi yapısı sebebiyle bölgede yatırım...
Karadeniz, iş ve politika dünyasına çok sayıda kişi kazandırmış olarak siyaseten önde görünse de bazı noktalarda mahrumiyet bölgesi sayılabilir.
Engebeli arazi yapısı sebebiyle bölgede yatırım yapmak kolay değil. Nitekim, çok tenkid edilse de Karadenizli iş adamları; bölgelerine değil de, ticarî olarak kârlı olan yerlere fabrika yapmayı tercih eder ve etmiştir.
Karadeniz Bölgesinde bir dönem ‘Sahil Yolu’ tartışıldı. Neticede yol yapıldı, ama şimdi “Keşke daha iyi proje olsaydı. Keşke daha çok ‘tünel’lerle geçilseydi. Keşke yol sahilden değil de daha iç kesimlerden geçseydi” diye kanaatler ortaya konuluyor.
Sahil Yolu bitti, dereler üzerinde kurulan (değirmen tipi) HES’ler tartışılmaya başladı. Şimdi yeni bir tartışma konusu daha var: Karadeniz’deki 8 ilin yaylalarını birbirine bağlayacak olan ve adına ‘Yeşil Yol’ denilen proje ‘kavga’ meselesi oldu.
“Hadiseyi her yönüyle biz biliriz” diyemesek de, Çayeli’nin bir köyünde doğmuş, Senoz Vadisinin yaylalarında ‘çobanlık’ yapmış, iyi kötü yayla hayatını bilen, her imkân ve fırsatta köyüne, yaylasına giden birisi olarak bizim de fikir beyan etme hakkımız olsa gerek.
Hemen ifade edelim ki genelde Türkiye’de, özelde de Karadeniz’de yaşanan bu tartışmaların temelinde; Türkiye’yi idare edenlerin “Her şeyi biz biliriz! Kimseye de bir şey sormayız” anlayışı vardır. Oysa, ‘devlet-millet kaynaşması’ için her nerede ve her ne yapılacaksa yapılsın, bu millete sorulmalı, milletin görüşlerine kıymet verilmelidir.