Bedrettin Dalan'ın kar hesabı
Habertürk Gazetesi Yazarı Fatih Altaylı'nın bugünkü (27.01.2022)'' Bedrettin Dalan'ın kar hesabı'' başlıklı yazısı.
Bu köşenin okurları benim medyadaki “İmamoğlu hayranlarından” biri olmadığımı gayet iyi bilir.
Bodrum konserleri, kar tatilleri günlerinden beri kendisine eleştirel bir gözle baktığım bir sır değil.
Ama bu seçilmiş bir yerel yöneticiye karşı, merkezi yönetimin tavrını ve “düşmanlığını” hoş göreceğim anlamına da gelmiyor.
Sonuç olarak yaşadığım kentin belediye başkanını engelleme ve iş yaptırmama çabalarını kendime yapılmış bir engelleme ve benim yaşam kalitemi düşürmeye yönelik bir çaba olarak görüyorum.
Ve şunu da hissediyorum ki, “kar bahanesi” ile İmamoğlu’na yönelik baskılar da artacak.
Sanki İstanbul’u ikiye bölmek, İstanbul’da yerel yönetimin bazı yetkilerini merkezi yönetime bağlamak gibi bir girişim olacakmış gibime geliyor.
Zannedersin ki, AK Partili belediye başkanları tarafından yöneltildiği zamanlarda ya da öncesinde İstanbul’da hiç afet yaşanmadı.
Karda yolda kalmayı bırak, yağmurlarda oluşan sellerde İstanbul’un göbeğindeki otoparklarda TIR şoförleri öldü, tekstil işçisi 9 kadın işyerinin önünde minibüs içinde boğularak can verdi. Toplamda 26 kişi kentin içinde selden can verdi.
Sene milattan önce falan değil, 2009’du.
Karlarda da az uz eziyet çekmedik farklı dönemlerde. 2000’lerdeki AK Parti dönemleri karlarını yazdım. Biraz daha eskiye, ANAP dönemine de bakalım isterseniz.
Hiç unutmam, 1987 yılının Mart ayıydı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan’dı.
İstanbul’a muazzam bir kar yağdı.
Şimdinin Lütfi Kırdar Kongre Merkezi o zamanlar Spor ve Sergi Sarayı, basketbol maçları orada oynanıyor, Galatasaray’ın galiba Beşiktaş ile play off maçları var, oyuncular maça gelemiyor.
Kent tam anlamıyla bloke.
Ki o sırada ne TEM diye bildiğimiz çevreyolu var, ne kent bu kadar genişlemiş.