Bilim ve bilgiyle zengin olunur
Hep söylüyorum ya, "Üretim üretim üretim" diye... "Üretim olmadan güçlü bir ekonomi olmaz" diye. Gelin size güzel bir başarı hikayesi anlatayım. Osman Kibar adını duymuşsunuzdur muhtemelen. Politikacı...
Hep söylüyorum ya, "Üretim üretim üretim" diye...
"Üretim olmadan güçlü bir ekonomi olmaz" diye.
Gelin size güzel bir başarı hikayesi anlatayım.
Osman Kibar adını duymuşsunuzdur muhtemelen.
Politikacı olandan söz etmiyorum.
Bilim adamı olanı bahsetmek istediğim.
Caltech mezunu bir Türk bilim insanı.
Bilimin nasıl ve kadar önemli olduğunun canlı kanıtı bir başarı öyküsü.
Aslına bakarsanız, Osman Kibar’ın hikayesi Türkiye’de bilinmeyen bir öykü değil.
2007 yılında ilaç devi Pfizer’in altındaki bir kuluçka ortamında samumed adında bir biokimya firması kurdu Osman Kibar.
Kısa süre sonra Pfizer’le anlaşmazlığa düşünce ayrıldı ve firmasını bağımsız olarak geliştirmeye başladı.
Samumed, özellikle hayatiyetini kaybetmiş saç dokularını canlandıran ve saç çıkaran bir formül üzerinde çalışmaya başladı.
Ayın zamanda yıpranmış derilerin canlandırılması ve gençleştirilmesi alanında çalışmalar yürüttü ve başarılı olmaya başladı.
Kibar’ın sıfırdan kurduğu Samumed kısa süre içinde çok ciddi bir değere ulaştı ve yatırımcıları çekmeye başladı.
Kibar da 2,9 milyar dolarlık bir servete ulaştı.
Sadece bilgiyle.
Ancak hikaye yeni başlıyordu.
ABD’deki araştırmaları sonucu bulduğu ilaçlar FDA’deki tüm testlerden başarıyla geçmeye başladı.
Ve şimdi Samumed önümüzdeki günlerde halka açılıyor.
Şirkete biçilen değer ise tam tamına 12 milyar dolar.
Türkiye’deki her gencin ibret alması gereken, Türkiye’deki her karar vericinin ne demek olduğunu özümsemesi gereken bir hikaye.
Kamu ihalesi almadan, alinin külahını veliye takmadan, kimsenin önünde eğilmeden, kapılarda beklemeden, yalakalık yapmadan ulaşılan bir başarı.
Sadece iyi bir eğitim ve bilgiyle 12 milyar dolarlık bir şirketi oluşturmanın mümkün olduğunu gösteren bir hikaye.
Cahil liderin anlamadığı
Trump tipik bir “Cahil lider” profili çizmeye devam ediyor.
“Amerika’yı yeniden büyük yapacağız” derken kullandığı terminoloji bile ABD’nin büyüklükten uzaklaştığını gösteriyordu zaten.
Rakiplerini karalayacağız derken ülkesinin küçük gösterdiğini bile farkına varamayacak kadar mantıktan yoksun bir adaydı.
Şu anda da durumu giderek “Betere” doğru ilerliyor.
75 yaşındaki Başkan, ülkesinin ticari gücünü bir önceki yüzyılın alışkanlıklarıyla veya ölçüleriyle değerlendirmeye çalışıyor.
Hala geçmiş dönemin endüstriyel yapıları üzerinden değerlendirmeler yapıyor olması bunun işareti.
Şöyle basit sorularla gidelim mesela:
1.Kaçımızın Amerika’da üretilmiş bir otomobili var ?
Yanıtın sıfıra yakın olacağını tahmin edebiliyorum.
2.Kaçımızın evinde ABD üretimi bir beyaz eşya var?
Burada da yanıt çok farklı olmayacaktır.
Peki ya şunları sorarsak:
1.Kaçımızın kullandığı bilgisayarda ABD üretimi programlar var?
2.Kaçımızın telefonu ABD markalı?
3.Kaçımız Google’dan faydalanıyoruz?
4.Kaçımız Youtube’a günden bir kaç kez giriyor veya buraya videolar yüklüyoruz?
5.Kaçımız instagram’a. Kaçımız Twitter’a üyeyiz?
6.Kaçımızın yerli diye satın aldığı satın aldığı ürünlerde ABD lisanslı yazılımlar var?
7.Kaçımız Amazon’dan alışveriş yaptık ve yapıyoruz?
8.Kaçımız UBER’den yararlanıyoruz?
Bu soruların yanıtları Trump’ı çok ilgilendirmiyor olmalı ama bugün ABD’de Borsa değeri 1 trilyon doları geçen veya yaklaşan tüm şirketler bu işleri yapan şirketler.