Bir sergiden tablolar
Başlığa bakıp da, bunun bir klasik müzik yazısı olduğu kanaatine sakın kapılmayın. Ya da kendimi Mussorgsky zannettiğimi de düşünmeyin. Hele hele burada konu edeceğim ressamın Viktor Hartmann olduğunu...
Başlığa bakıp da, bunun bir klasik müzik yazısı olduğu kanaatine sakın kapılmayın.
Ya da kendimi Mussorgsky zannettiğimi de düşünmeyin.
Hele hele burada konu edeceğim ressamın Viktor Hartmann olduğunu aklınıza bile getirmeyin.
Resim ve heykel sanatçısı Ahmet Güneştekin’in bir koleksiyoner tarafından satın alınan bir heykeli, bir alışveriş merkezinin girişine koyulunca, bir grup kendini bilmez eserin Konstantiniyye olan adından “huylanıp” esere savaş açmış, bir grup cahil vandalın alışveriş merkezini basması sonucu heykel koyulduğu yerden kaldırılmak zorunda kalmıştı. İlginç olan ne sanat camiasından, ne de entelektüellerden bu konuda hiç ses seda çıkmamasaydı.
Hemen Ahmet Güneştekin’i aradım. “Gel Teke Tek’te bu konuyu ele alalım” dedim. Sanat bizim beğenilerimize göre şekillenmez, şekillendirilemez.
Ahmet Güneştekin’le programda eserinin başına gelenleri konuştuktan sonra kendisine bir de söz verdim. “Ahmet Bey, bugüne kadar hiçbir serginize gelmedim. Ama bu olaydan sonra söz veriyorum. İlk serginize geleceğim.”
Güneştekin birkaç gün sonra aradı.
“Sözün vardı geliyorsun” diye. Ama sergi New York’taymış. Kalktım 2.5 günlüğüne New York’a Ahmet Güneştekin’in Marlborough Gallery’de açtığı sergiyi görmeye gittim.