Doktorları korkutmayın
Doktorlara yönelik şiddete tepki gösterdim dün. Pek çok hekimden teşekkür mesajı geldi. Sağolsunlar ama hiç gereği yoktu. Sizler bize her gün yaptığınız işle teşekkür ediyorsunuz zaten. Bazı...
Doktorlara yönelik şiddete tepki gösterdim dün. Pek çok hekimden teşekkür mesajı geldi. Sağolsunlar ama hiç gereği yoktu.
Sizler bize her gün yaptığınız işle teşekkür ediyorsunuz zaten.
Bazı okurlar da doktorları eleştirmiş, “Bize kötü davranıyorlar, adam yerine koymuyorlar” diye.
Tek tük elbette vardır.
Ama siz de kendinizi onların yerine koyun.
6 yıl eğitim.
Sonra mecburi hizmet.
Sonra uzmanlık eğitimi.
Bir mecburi hizmet daha.
Gelişen tıpla birlikte, sürekli kendini geliştirme gerekliliği.
Tüm bunları yapmaya çalışırken, bir yandan da Bakanlığın getirdiği “Sayısal kriterlere uyma zorunluluğu”.
Kalitatif değil, kantitatif doktorluğun özendirilmesi.
Bir yanda hastalarının canlarını kurtarma, sağlıklarına kavuşturma çabası.
Bir yanda şiddet korkusu.
Aldıkları eğitime ve çalışma şartlarına oranla ücretlerinin düşüklüğü de cabası.
Biliyor musunuz ki, böyle giderse yakında “uzmanlaşmış hekim” bulamayacağız, bulamayacaksınız.
Doktorlarımız riskli alanlarda çalışmak istemeyecekler.
Zorlu uzmanlık alanlarını seçmeyecek genç doktorlar.
Seçenler de “özel sektöre” geçecekler.
Ulaşamayacağız bile.
Bakın bir doktorumuz ne yazmış; “Fatih bey, şiddet korkusundan artık hasta bakamaz oldum. Birkaç kez şiddete maruz kaldım ve artık işin kolayını buldum. Gelen hastayı hemen İstanbul ya da Ankara’daki büyük hastanelere havale ediyorum. Tedaviniz burada mümkün değil diyerek içim kan ağlaya ağlaya topu taca atıyorum. Çünkü benim de bir eşim ve iki çocuğum var.”
Bu mu istediğiniz.
Korkudan işini yapamayan, korkudan doktorluğun en zorlu ama hastalar açısından ne önemli dallarından uzaklaşan doktorlar.
* * * * *