Dur demek az gelir
Bundan 5 yıl kadar önce Habertürk Gazetesi’nde “Ron Mueck” başlıklı bir yazım yayınlandı. “Habertürk’ün Taksim’deki merkez binasını inşa ederken, bir yandan da bu güzel binaya...
Bundan 5 yıl kadar önce Habertürk Gazetesi’nde “Ron Mueck” başlıklı bir yazım yayınlandı.
“Habertürk’ün Taksim’deki merkez binasını inşa ederken, bir yandan da bu güzel binaya yakışır bir sanat eserini binanın önüne veya girişine koymak üzere arayış içindeydik. Benim ilk aklıma gelen Ron Mueck olmuştu.
Tanır mısınız bilmem ama bizim hiperrealist ressamımız Taner Ceylan ne ise Ron Mueck de onun heykeldeki karşılığıdır. İnanılmaz derecede realist ama boyut olarak sürreal heykelleri vardır. Ve bu heykeller beni her zaman çok etkilemiştir.
Aslına bakarsanız Ron Mueck bir heykeltıraş falan da değil. Adam bizim meslektaş. Yani yarı meslektaş. Asıl işi televizyonculuk. Avustralyalı sanatçının hayattaki ilk işi televizyonda sanat yönetmenliği ve bir çocuk programında yer alan kuklaları yapmak. Ancak bu arada ‘amatör’ olarak, bir yandan da farklı materyalleri kullanarak heykel yapmaya başlıyor ve heykelleriyle devrim yaratıyor. Yeteneğini fark edince ilk işi Londra’ya taşınmak oluyor ve ardından yıldızı parlıyor.
Pek çok kişisel sergi, dünyanın en önemli özel koleksiyonlarında yer alan eserler ve müzelere giren heykellerle bugün en aranan ve kolay kolay ulaşılamayan heykeltıraşlardan biri haline geliyor.”
Bu eski yazımı niye koydum biliyor musunuz?
Çünkü, bir grup hastalıklı ruhun saldırısına uğrayan Abdülmecid Efendi Köşkü’nde sergilenen eserler arasında, Ron Mueck’in de bir heykeli vardı.