İki adaya da imza atılır mı?
CHP Kurultayı’nın büyük bölümünü televizyondan izledim. Bazı televizyonların ve kimi yorumcuların “Rezalet, beceriksizlik, bunu bile beceremediler” dediği görüntüleri seyrettim. Genel...
CHP Kurultayı’nın büyük bölümünü televizyondan izledim.
Bazı televizyonların ve kimi yorumcuların “Rezalet, beceriksizlik, bunu bile beceremediler” dediği görüntüleri seyrettim.
Genel kurullarını, kongrelerini, kurultaylarını demokratik bir biçimde yapmaya gayret gösteren partilerin kongrelerinde olması sıradan denilebilecek bazı karışıklıklara, demediklerini bırakmadılar.
Bence hiç de anormal bir durum yoktu.
Bazı organizasyon bozuklukları olduğunu tabii ki gördük ama CHP zaten “süper organize” bir parti olsa iktidar alternatifi olurdu.
En konuşulan mesele ise “imza konusu” oldu.
CHP’de genel başkan adayı olabilmek için 127 kurultay delegesi tarafından genel başkan adayı olarak gösterilmeniz gerekiyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına genel başkan adayı olarak çıkan Muharrem İnce, 166 imza ile aday gösterildi.
Ancak daha sonra, 49 delegenin mükerrer imza verdiği ve hem Kılıçdaroğlu’nu hem de İnce’yi aday olarak gösterdiği ortaya çıktı.
Ve kargaşa burada başladı.
Benim anlamakta zorluk çektiğim ise şu:
Bunda ne gariplik var? Bir delege birden fazla kişinin genel başkanlığa layık olduğunu düşünemez mi?
Bir CHP’li “İkisi de bize yakışır genel başkanlardır. Sportmence yarışsınlar” diyemez mi?
Her iki adaya imza vermekte ne beis var?
Yıllardır genel kurullarını Türkiye’de hiçbir kurumun yapamadığı kadar demokratik ve her türlü vesayetten uzak yapan bir kulübün üyesiyim, Galatasaray’ın.
Galatasaray’ın son seçiminde hem Özbek’in hem de Cengiz’in aday olması için her ikisine de imza veren pek çok Galatasaraylı vardı.