Okur gözüyle 'Asansörı'lik
ASANSÖRİ tarikatı ile ilgili yazımın mürekkebi kurumadan, “Yorgancılar”kolu da mevzuya girip ben de işin içine Bardakçı dostumu katan bir yazı kaleme alınca, epey...
ASANSÖRİ tarikatı ile ilgili yazımın mürekkebi kurumadan, “Yorgancılar”kolu da mevzuya girip ben de işin içine Bardakçı dostumu katan bir yazı kaleme alınca, epey bir “tepki” geldi.
Lehte ve aleyhte.
Çok açık k onuşmak gerekirse, “Bravo” diyerek hak verenlerin yanı sıra olumsuz tepkilerin “düzeyi” bir-iki istisna hariç oldukça yüksekti.
Küfür kıyamet olmadan, derdini, meramını anlatmaya çalışan aklı başında okurlar, konuya İslami açıdan “makul” bakma veya “öğretme” çabası içindeydiler.
Bir okur meseleye şöyle yaklaşmış:
“Merhaba Fatih Bey.
Sizin yazılarınızı takip eden birisiyim.
Sizi çevreniz itibarı ile düşününce, bu tarz açıklamaları yadırgamanızı anlıyorum.
Şu zamanda İslami gençliği en çok etkileyen, en çok zorlayan, en çok amaç ve gayeden uzaklaştıran, en çok zarar veren mesele ‘şehvani arzular’dır.
Kimine göre asrın imtihanı, kimine göre Nuh Tufanı’ndan daha şiddetli. (Abarttığımı düşünüyorsunuz eminim, ama maalesef böyle.)
Kimine göre tınlanmayacak konu, kimine göre ciddi bir konu.
Kimi bayana bakar geçer, gider, kimi ise etkilenir.
Kokudan etkilenen varsa, topuk sesiyle de etkilenen vardır.
Kimisi mini etek, bikini ile görür ‘tık yok’.
Kimisi bayan sesinden halden hale girer..
Hocalar da kendilerince önlemler söylüyor.
Tavuk tüketimini azaltın. Baharat bazı hisleri uyandırır. Asansör.. : ) gibi....
Bunlar çok uç örnekler, ama hani bir önlem babında düşünülebilir...
Örnek verirken niye sadece bunlara yoğunlaştınız?
Neden din üzerinden bu istismarı eleştiriyorsunuz?
Ortada bir ‘suç’ var.