Üstü Fiat, altı Jeep
Okur kızabilir. Hatta kızar. Kızdığı zaman da haklı olur. Bana da kızmışlar iki haftadır. “Kardeşim, hep pahalı şeyler yazıyorsun, biz bunları nasıl alalım” demişler. Cevap versen olmaz...
Okur kızabilir. Hatta kızar. Kızdığı zaman da haklı olur. Bana da kızmışlar iki haftadır. “Kardeşim, hep pahalı şeyler yazıyorsun, biz bunları nasıl alalım” demişler. Cevap versen olmaz, ayıp olur. Her şey almak için değil ya, bakmak için de yazıyoruz bazen. Ne yani, Rosie Huntington Whiteley fotoğrafı da oluyor bazen. O fotoğrafı basana da kızıyor musunuz! İşin gırgırı bir yana, madem “Hep pahalı şeyleri yazma” dediniz bu sefer makul fiyatlı bir otomobilden bahsedelim dedim.
Fiat 500X’ten. Hakiki Fiat 500’ü benim yaştakiler hatırlar. 2. Dünya Savaşı sonrası, Avrupa fukaralıktan kırılıyor, İtalya desen hepten fakir, halka hizmet Hakk’a hizmettir demeseler bile Fiat mühendisleri fukara İtalyanlar için, dar sokaklı İtalyan şehirlerinde de kullanılacağı göz önüne alınarak bir otomobil ürettiler. Fiat 500.
Gençliğimizde bir arkadaşımızın vardı, bacaklarım sığmadığı için binemezdim, bindiğim zaman ayağımı camdan çıkarmak zorunda kalırdım. Otomobil üreticileri birkaç yıl önce eski modelleri kırpıp kırpıp yeniden yaratmaya başladığı zaman önce İngilizler Fiat 500’ün İngiliz versiyonu diye düşünebileceğimiz Mini Cooper’ı yaptılar.
Tabii artık fukaralık olmadığı için daha şık, daha büyük ve daha havalı bir biçimde. Ardından da İtalyanlar Fiat 500’ü yeniden yarattılar. Aynı şekilde, daha büyük, daha şık, daha aksesuvarlı bir biçimde. Sonra Mini büyüttüğü Mini’yi daha da büyüttü. Fiat da 500’ü büyüttü. 500 L yaptı. Ardından Mini, Countryman’i çıkarınca Fiat da 500X’i piyasaya verdi geçen yıl. Bana sorarsanız Fiat da, Mini de birbirleriyle rekabet etmek için yapıyorlar bunu. Her ikisi de çok “Cool”. Allah biliyor ya, Fiat 500X’i kullanıncaya kadar gönlüm Mini’nin Countryman’inden yanaydı.